Buena Vista Social Club - Ütopyalar Güzledir
Düşünür Antonio Gramsci “Eski öldü, yeni henüz doğmadı: Şimdi canavarlar zamanı” demiş.
Gramsci ile hemen hemen aynı dönemde Goebbels de şöyle diyordu “Biliyoruz ki eski dünya ölüyor ve biz şimdi yeni dünyanın doğum sancılarını görüyoruz” demiştir.
Lenin’in ise 1921 yılındaki konuşmasında “Ne yazık ki şimdi iki dünya var. Karışıklık durumunda olan ve asla gönüllü olarak teslim olmayacak olan kapitalizmin eski dünyası ve hâlâ çok zayıf olan ancak büyüyecek olan yükselen yeni dünyamız; çünkü o yenilmezdir.” Diyordu.
Bu gün geldiğimizde;
Bunu kabul etmesek de; Ara dönemin boşluklarına düşmüş acı çeken ruhlarız;
Felaket tellalları, dehşet salmak için korkunç hikâyeler uyduran psikopatlar, gelecekten haber getirdiğini iddia eden şarlatanlar, her şeyi bilenler, teori üzerine teori düzen komplocular… Şimdi onların zamanı. Yeni doğana kadar meydan bunların. Çıkarsınlar tadını.
Hayatımızın son on yılında giderek artan durum bu gibi.
Eski ölür de her eski kötü, her yeni de iyi değildir.
“Eski öldü, yeni henüz doğmadı: Şimdi canavarlar zamanı” Gramsci’nin sözü tam olarak şöyledir: “Kriz kesin olarak şundan oluşur: Eskinin ölmesi ve yeninin doğamaması. Bu hükümdarsız (ara) dönemde çok çeşitli morbid semptomlar ortaya çıkar.”
O nedenle biraz müzik, biraz nostalji, biraz ütopya … Sonunda umut…
20 Şubat 1927 İbrahim Ferrer’in doğum günü. 1927'de Küba'nın Santiago şehrinde doğan İbrahim Ferrer, 14 yaşında sahneye çıkmaya başladı. 1950'lerde Pacho Alonso, Orquestra de Chepin gibi efsaneleşmiş Küba orkestralarında çaldı. Küba Devriminden sonra hayatını idame ettirebilmek için bir yandan da ayakkabı boyacılığı yapan ve kıt kanaat geçinen Ferrer, bir gün müzisyen ve prodüktör Ry Cooder ile karşılaşıp, 1996 yılında kaydedilip 1997'de yayımlanan «Buena Vista Social Club» isimli albümde yer alması 70 yaşında hayatında ayrı bir sayfa açtırdı.
1999'da ilk solo albümü «Buena Vista Social Club Presents Ibrahim Ferrer» piyasaya çıktı. Geç gelen başarısı göz ardı edilmeyen Ferrer 73 yaşında, yani 2000 yılında ilk olarak düzenlenen Latin Grammy Ödüllerinde «En İyi Yeni Sanatçı» ödülünü aldı. Ferrer, Türkiye'ye de Buena Vista Social Club ile İstanbul Caz Festivali kapsamında, 2000 ve 2003 yıllarında iki defa geldi. 6 Ağustos 2005 tarihinde Havana’da vefat etti.
Buena Vista Social Club; Küba’da 1940’lara kadar aktifliğini koruyan, sahnesinde danstan müziğe sanatın birçok alanına ve birçok sanatçıya ev sahipliği yapan fakat daha sonrasında kapanan hatta belgeselden öğrendiğimiz üzere Küba’lıların bile lokallerinin bile yerini hatırlayamadığı ve nerede olduğunu tarif edemediği bir kulüp olarak çıkıyor karşımıza. Kulüp devrim sonrasında hükümetin eğlence mekânlarına yönelik olumsuz tavrının kurbanı olur ve nihayet kısa bir süre sonra kapanır.
Kulübün kapanması ise Küba’daki yetenekli birçok sanatçının uzun yıllar boyunca sanatını yapamayarak başka mesleklere yönelen sanatçıların maalesef unutulmasına yol açıyor. Aradan geçen uzun seneler, sanatlarını icra edebilecekleri herhangi bir elverişli alanlarının olmayışı ve hayat koşullarının zorluğu sebebiyle son derece yetenekli olan lokal sanatçıların çoğu, sanat alanındaki kariyerini bırakarak başka mesleklere yönelmiş hatta bazıları senelerdir enstrümanlarına dokunmamış bile.
Tam tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gidecektir ki kapanmasından yaklaşık 50 yıl sonra Buena Vista Social Club, Amerikalı müzisyen Ry Cooder’ın gayretiyle tekrar gündeme gelir. Amerika kıtasının geleneksel müziğine yönelik araştırmaları ile tanınan Ry Cooder ve Kübalı müzisyen Juan de Marcos González, bir albüm kaydetmek üzere, bir zamanlar Buena Vista Social Club üyesi olan veya burada sahne alan müzisyenlerle 1996’da bir araya gelir. (Fotoğraf Roy Cooder)
Buena Vista Social Club, alıştığımız şekilde resmi ve statik bir grup değildir. İsminden de anlaşılabileceği şekilde, müzik yapmak için bir araya gelmiş kolektif bir oluşumdur. Grubun bazı üyeleri turnedeyken bir kısmı Havana’da müzik yapmaya devam eder. Yani gurubun tüm üyeleri her zaman aynı yerde bulunmazlar. Bu yüzden grubun bir üyesi konser verdiğinde, etkinlik ‘Buena Vista Social Club Presents’ olarak duyurulur. Diğer yandan Buena Vista, Küba’da bu şekilde bir araya gelmiş tek grup değildir. Ülkede sanatçıların pek çoğu kendi dallarında bir çatı altında toplanır, eserlerden elde ettikleri gelirleri paylaşır ve toplumsal amaçlar için kullanırlar.
1987 yılında Compay Segundo tarafından bestelenen şarkı Chan Chan ve Juanica’nın hikâyesini anlatıyor. Segundo, Chan Chan için şunları söylüyor:
“Ben Chan Chan’ı bestelemedim, onu hayal ettim. Bazen kafamda tüm enstrümanları çok net duyduğum bir melodiyle uyanıyorum, balkondan dışarı bakıyorum ve kimse yok ama sanki sokakta birileri o melodiyi çalıyor. Nasıl olduğunu bilmiyorum. Bir gün kafamda bu 4 notayla uyandım ve onlara çocukluğumdan kalma bir çocuk hikayesinden esinlendiğim sözleri verdim; Juanica ve Chan Chan.”
Chan Chan aynı zamanda Güney Amerika’daki Kolomb öncesi çağın en büyük şehri olan ve Kasım 2016’dan itibaren Unesco tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilen Arkeolojik bir bölgenin adıdır.
Kulüple aynı adı taşıyan albüm, kısa sürede uluslararası bir başarı yakalayınca, grup bir dizi konser vermeye karar verir. Önce Amsterdam’da, daha sonra New York’ta ünlü Carnegie Hall’da verilen konserler, büyük ses getirir. (Fotoğraf Carnegie Hall önünde)
Wim Wenders, daha önceki bazı filmlerinin (Paris, Texas ve The End of Violence) de müziğini yapan Ry Cooder’ın teşvikiyle, bu konserleri filme alır. Ayrıca Ry Cooder ile Havana’ya gider, bugün Küba’da “süper büyükbabalar” olarak tanınan grup üyelerinin kendileri ve çalışmaları hakkında çekimler yapar.
Latin Amerika coğrafyasında müzik; içinde umut kadar umutsuzluğu da barındırabilmektedir. Bu durum bilindiği gibi ülkelerin geçmişlerinde yaşanan olaylarla bağlantılıdır. Wim Wenders’e göre Küba’da müzik, tıpkı bir nehir gibidir. Çektiği film ise bu nehir üzerinde, ona karışmaksızın akıp gitmektedir. Film ve grup hakkındaki yorumunda Ry Cooder, bu müziğin bir hazine avcılığı olduğunu, kazmaya devam edildiği takdirde muhakkak yeni bir şeyler bulunacağını söyler. (Fotoğraf Wim Wenders)
Ry Cooder’ın “Kübalı bir Nat King Cole onun gibi birine belki de hayatta bir kez rastlanır” dediği Ibrahim Ferrer’ın yanı sıra Omara Portuondo, Compay Segundo, Eliades Ochoa, Rubén González, Barbarito Torres, Manuel Mirabal gibi isimler Buena Vista Social Club belgeseli boyunca bizlere tek tek hayat öykülerini, ailelerini, çocukluk anılarını, müzik kariyerlerine nasıl başladıklarını ve çaldıkları enstrümanlarla aralarındaki duygusal bağı anlatıyor. Grubun üyelerinin hayatlarına yakından baktığımız belgesel, geçen yüzyılda donup kalmış gibi görünen ve yoksulluğun, tarihin, yaşam sevincinin iç içe geçtiği Havana sokaklarında, yapılan özgür ruhlu bir gezintidir. İzleyici olarak bizler de bu sahnelerle ve anlatılan hikayelerle birlikte grubun bütün üyeleriyle duygusal bir bağ kurmuş oluyoruz.
Wenders şöyle diyordu “Her birinin çaldıkları enstrümanlarına ve yaptıkları müziğe bu kadar tutkuyla bağlı olması oldukça etkileyiciydi. Bana kalırsa her biri hayattaki gerçek tutkularını ve kendilerini ifade etme şekillerini müzikte bulmuş kişiler. Zira sanatçıların büyük çoğunun aktif olarak performans sergiledikleri dönem yaklaşık olarak 1940’lara denk geliyor. 90’larda tekrar buluştuklarında sanatçılar elbette bir hayli yaş alıyorlar çoğu 60 yaşının üzerinde olan grubun projeyi kabul etmesi, keyifle kayıt yapmaları, azimle çalışmaları, büyük bir sevinçle sahneye çıkmaları, turneye gitmeleri ne olursa olsun sanatlarına gerçekten büyük bir tutkuyla ve sevgiyle bağlı olduklarını düşündürttü bana. Yaşları 60’ın üzerinde bir kuşağın üyelerinin tıpkı günün son ışıkları gibi adeta son görkemli gösterilerini ortaya koydukları bir ara duruma tanıklık ediyoruz. Konserlerinde şarkılarında izleri sürülebilecek yaşam biçimi de bu sonun bir parçasıdır adeta. Seslendirdikleri aşk şarkılarından gündelik yaşamlarına, inançlarına kadar her şey geçmişin sesidir. Bu bir çeşit vedalaşma gibidir. Ama belgeseli izlediğinizde sadece bir vedalaşmayı değil, her zaman özlemi duyulabilecek beraber yaratabilme gücünü de, dostluğu, dayanışmayı da sanatsal üretimle somut olarak ortaya koymaktadır.”
Buena Vista Social Club, neşeli ve doygun bir mutluluğu ifade eden atmosferine karşın yoğun bir melankoli taşır, tam da Traverso’nun belirttiği gibi “geçmiş gitmiş zamanda tahayyül edilmiş bir gelecek” duygusunu aktardığı için. Büyük oranda yitmiş ütopyaların oluşturduğu bir melankolidir bu. Buena Vista Social Club müzikle, insan ilişkileriyle, kendini yetiştirmiş yeteneklerle, Rubens gibi yıllarca piyano çalamamış bir dehayla geç karşılaşmış olmak seyirciye derin bir melankoli tattırır. Aynı zamanda İbrahim Ferere’nin evini ziyaretimizde gördüğümüz yoksulluk, hayat arkadaşıyla Havana’nın arka sokaklarında el ele dolaşırken yoksulluğun daha da çarpıcı olarak göründüğü insan manzaraları, alışveriş için sokaklarda oluşmuş kuyruklar, eski model arabalar…
Tüm bunlara rağmen neşesini ve yaşama coşkusunu taşıyan ve yayan insanlar… Tüm bu görüntüler “daha iyi bir dünya mümkün” ütopyasının direnerek devam ettiğini açıklamaktadır.
Nostalji ve ütopya arasında ince bir çizgi olduğu düşünülebilir. Geçmiş ve geleceğin birbirlerinden genellikle bağımsız ve ilişkisiz olduğu düşünülür. Oysa ikisi de birbirleriyle son derece bağlantılıdır. Geleceğe ilişkin tüm tasavvurlarımızı geçmiş üzerinden oluştururuz. Buena Vista Social Club nostalji ile ütopya arasındaki köprünün mekânsal karşılıklarıdır. Ancak nostalji-ütopya buluşmasının, eşya/nesne üzerinden kurgulandığını da görürüz.
Buena Vista’da Havana sokaklarındaki Ry Cooder’in kullandığı sepetli motor da birer nostalji nesnesi olmak dışında geçmişin hayallerini geleceğe taşıyan araçlardır.
Eski bir Amerikan arabası içinde Bueno Vista Social Clubün yerinin Compay Segundo tarafından sokak sokak aranması geçmişin izlerinin peşinden yapılan bir arayıştır.
Buena Vista Social Club’da nostaljiyi oluşturan, artık çoğu kişinin bilmediği, adresi ancak sokaktaki yaşlıların tarifiyle bulunan sosyal kulübün, mekânsal olarak olmasa da müzikleriyle yeniden kurulmasıdır.
Ütopya kavramı, iyi bir gelecek arzusunu ve ortak iyilik arayışını ifade etmektedir. İyi olduğu düşünülen o “olmayan yer”e ulaşmak için duyulan arzunun müzikle ulaşılabileceği Buena Vista Social Club belgeseliyle ütopya sunduğu Wenders iddia etmektedir.
Havana sokaklarından, müzisyenlerin yaşamına ve sahne performanslarına kadar kulübe dair pek çok ayrıntıyı anlatan belgesel, Oscar adayı olmasının yanı sıra Akademi Ödüllerinde ve Avrupa Film Ödüllerinde En İyi Belgesel dalında ödül aldı.
Manuel Galban, Cachaito Lopez, Compay Segundo, Rubén Gonzalez, Manuel Licea, Pio Leyva, Anga Diaz ve Ibrahim Ferrer gibi grubun en tanınan, yaşlı üyelerinin bir kısmı yaşamını kaybetmiş olsa da grup; Guajiro Mirabal, Barbarito Torres, Omara Portuondo, Luis Barzaga, Joachim Cooder, Ry Cooder, Amadito Valdés, Alberto "Virgilio" Valdés, Lázaro Villa, Jesus "Aguaje" Ramos, Papi Oviedo ve gibi çok sayıda müzisyenle Orquestra Buena Vista Social Club’ın bir parçası olarak varlığını sürdürüyor.
Buena Vista Social Club’da filmin açılışında ve kapanışında bir konser görüntüsü kullanılmıştır. Böylelikle Konser açılışı ve kapanışıyla tüm öykü bütünlenmiş olur. Küba sokaklarından görüntülerle ve grubun konser performanslarıyla dolu belgeseli izlemediyseniz, izlemenizi mutlaka tavsiye ederim. Ry Cooder’a bu kadar yetenekli isimlerle bizi geç de olsa tanıştırdığı için ne kadar teşekkür etsek az sanırım.
Programın tanıtımını Antonio Gramsci “Eski öldü, yeni henüz doğmadı: Şimdi canavarlar zamanı” sözü ile yapıp, girişi de buna bağlı yapınca geceyi felsefeye bağlayacak diye düşünmüş olabilirsiniz. Zaten son yıllar, son aylar her gün içimizi sıkacak, isyan ettirecek bir haberle, olayla karşılaşıyoruz. Yaşıyoruz. O nedenle müzik ve umut ile programı sürdürmeye çalıştım.
Raymond Williams “Umudun geleceğin kaybının hissedildiği bir çağda ihmal edilmiş bir kavram olduğundan söz eder “
Terry Eagleton’a göre “trajik umut, ölüm anındaki umuttur. İyimser kişi umutsuzluğa düşmez belki ama umudu elzem kılan koşulları görmezden geldiğinden, gerçek umuttan da habersizdir”
Buena Vista Social Club dostluk ve sanatsal ortak üretimin yarattığı kolektif mutluluk, ütopyanın tekrar kurulabileceğine vurgu yaptığını düşünüyorum. Bizim de kolektif umuda ihtiyacımız var.
Malum Latin Amerika coğrafyası müziğinde coşku ve acının birbirini besleyen ögeler olarak ele alınışına tanık oluruz. Buena Vista Social Club üyelerinin şarkı sözlerinde de, gülen ve ağlayan insan görüntülerinde de coşkuyu ve acıyı görebiliriz.
Mujica Kusturica “Latin Amerika’da çözümler yok, arayış var” der. Bu arayışın kendisi ütopyadır diyerek tamamlar.
Müzik, sinema, sanat bizlere ütopyaların devam edeceğini ve aslında ütopyaların bitmeyeceğini göstermektedirler. Geleceğe umutla bakmaya duyulan ihtiyaç, aslında yaşamın sadece ve basitçe sürdürülebilmesi için gereklidir. İyimser bir umut, şimdiyi ve geleceği şekillendirme potansiyeline de sahiptir.
Eliades Ochoa’nın da dediği gibi “Müzik ne güzel şeydir!”
(Bu yayın benim tarafımdan KLY Whatsapp grubunda 20.02.2025 tarihinde canlı yayınlanmıştır)
Yorumlar