PROBİYOTİKLER VE PREBİYOTİKLER Bölüm 1: Probiyotikler
PROBİYOTİKLER VE PREBİYOTİKLER
Bölüm 1: Probiyotikler
Cem Karagözlü
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü
Bornova- İzmir
(Günümüzde
gıdalar tüketiciler tarafından yalnızca lezzet ve besin içeriklerine göre
değil, aynı zamanda spesifik yararlar sağlayıp sağlamadıklarında göre de
değerlendirilmektedir. Probiyotik, prebiyotik ve sinbiyotik gruplarının da
dahil olduğu fonksiyonel gıdalar, besin değerinin ötesinde sağlık açısından
veya teknolojik açıdan faydalı özelliklere sahip gıdalar veya gıda bileşenleri
olarak tanımlanmaktadır. İki sayı olarak devam edecek olan makalemizin ilk
bölümünde probiyotikler ikinci bölümde prebiyotikler hakkında bilgiler
paylaşılacaktır.)
İnsan sağlığını daha iyi hale getirmek için yararlı
bakterilerin kullanımı yüz yıldan beri insanlığın gündemindedir. İntestinal
florayı dengeleyerek insan sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı
mikroorganizmalar ve/veya bileşenlerini içeren preparatlar “probiyotik” olarak
adlandırılır. Probiyotik özellik taşıyan mikroorganizmaların insan sağlığı
üzerindeki olumlu etkileri ilk defa 1908 yılında, Nobel ödüllü Rus araştırmacı
Elie Metchnikoff tarafından ortaya atılmıştır. Metchnikoff, Bulgar çiftçilerin
fermente süt ürünleri tüketimi sonucu daha sağlıklı ve uzun ömürlü olduklarını,
bunun nedeninin ise bu ürünlerde bulunan çubuk şeklindeki bakterilerin (Lactobacillus
spp.) bağırsaktaki mikroflorayı olumlu yönde etkilemesi ve toksik mikrobiyal
aktiviteyi azaltması olduğunu belirtmiştir.
Probiyotik kelimesi Yunanca
kökenli olup “yaşam için” anlamına gelmektedir. Başlangıçta, protozoonlar
tarafından üretilen ve diğer mikroorganizmaların gelişimini destekleyen
maddeler için kullanılmış olan probiyotik teriminin anlamı, 1970’li yılların
başlarında genişletilerek mikrobiyal gelişmeyi destekleyen doku ekstraktları
için de kullanılmaya başlamıştır. 1975 yılında probiyotik kelimesinin tanımını;
intestinal sistemin mikrobiyal dengesine katkıda bulunan madde ve organizmalar
olarak, bugünkü kullanımına en yakın anlamda geliştirmiştir. Probiyotik
kelimesinin tanımına Avrupalı bilim insanları son şeklini vermiş olup, insan ve
hayvan beslemede kullanılan probiyotikleri; vücuda alındığında konakçının
gastrointestinal mikroflorasına olumlu etkileri olan canlı mikroorganizmalar
olarak tanımlamışlardır.
Probiyotikler konusunda
yapılan çalışmalar son 10-15 yılda hız kazanmıştır. Probiyotik içerikli ürünler
özellikle Japonya, Uzakdoğu ülkeleri ve Avrupa Birliğine üye olan ülkelerde
yaygın olarak kullanılmaktadır.
Probiyotiklerin başlıca görevleri arasında;
-
Bağışıklık sistemini
güçlendirmek
-
Yiyeceklerin hazmını
kolaylaştırmak
-
Vitaminlerin (K vit.,
biyotin, B12, niyasin vb..) sentezini yapmak
-
Bağırsak duvarını
zararlı maddelerden korumak ve bağırsak geçirgenliğini azaltmak
-
Zararlı maddelerin kan
dolaşımına geçmesini engellemek
-
Besin allerjilerini ve
egzemayı önlemek
-
Kronik enflamatuvar
hastalıkların oluşumunu engellemek
-
Kanseri önlemek
-
Yaşlanmayı geciktirmek
-
Depresyonu hafifletmek
-
Otizm bulgularını
hafifletmek
-
İshali önlemek ve
tedavi etmek
-
İdrar yolu iltihaplarını
önlemek
-
Kabızlığı tedavi etmek
-
Böbrek taşı oluşumunu
azaltmak
-
Diş çürüklerini
önlemek yer almaktadır.
Başlıca probiyotikler:
Laktobasilli
L. asidofillus
L.casei, subsp.
rhamnosus
L. delbrueckii susp. bulgaris
L. reuteri
L. brevis
L. cellobiosus
L. curvatus
L. fermentum
L. plantarum
|
Bifidobakteria
(Bifidobacterium
DN-173010)
B. bifidum
B. infantis
B. adolescentis
B. longum
B. animalis
B. thermophilum
|
MAYA’lar
Saccharomyces
boulardii
S. cerevisiae
|
Gram pozitif Kok’lar
Lactococcus lactis
susp. cremoris
Streptococcus subsp.
thermophilus
Enterococcus faecium
S. diacetylactis
S. intermedius
|
Etkin bir probiyotiğin
aşağıdaki özelliklere sahip olması istenir:
1.
Konakçıya yararlı
etkisi olmalı,
2.
Patojen ve toksik
olmamalı,
3.
Yüksek oranda canlı
mikroorganizma içermeli,
4.
Gastro-intestinal
kanalda canlı kalabilmeli ve metabolize etme yeteneğini korumalı,
5.
Stoklama ve kullanım
süresince canlı kalabilmeli,
6.
Oral tüketileceğinden
tadı ve kokusu kabul edilebilir olmalı,
7.
Konakçıdan izole
edilebilmeli,
8.
Laktoz
malabsorbsiyonuna ait semptomları ortadan kaldırabilmeli,
9.
Gastro-intestinal
enfeksiyonlara karşı doğal direnci arttırmalı,
10.
Gastro-intestinal
immun sistemi stimüle etmeli,
11.
Kolon kanseri
gelişimini önleyebilmeli,
12.
Sindirimi
kolaylaştırmalı,
13.
Antimikrobiyal madde
üretebilmeli,
14.
Probiyotik insan
kökenli olmalıdır.
Probiyotik bakterinin etkisi suş spesifiktir. Bu nedenle
bakterilerin özel suşları kullanılmaktadır. Probiyotikler canlılıklarını besin
depolarında ve satış süresince rafta muhafaza ettikleri gibi, oral alımı
takiben mide-ince bağırsaktan geçerken de canlı kalabilmektedirler.
Probiyotiklerin etkileri “bakterinin suşuna, verilen dozuna, kullanıldığı
zamana ve kullanım koşullarına göre değişebilir. Ayrıca probiyotiklerin sürekli
kullanımının daha etkili olduğu bildirilmektedir.
Probiyotiklerin aktivitesini etkileyen faktörler aşağıdaki
gibi sıralanabilir;
-
Sıcaklık (Çevresel,
peletleme veya işleme sırasında),
-
Basınç (Peletleme veya
işleme sırasında),
-
Nem,
-
Bir takım antibiyotik
ve iz minerallerle etkileşim.
Probiyotikler canlı
mikroorganizmalardır. Bu nedenle kuru ve serin yerde depolanması ve güneş
ışığından korunması gerekmektedir. Probiyotiklerin raf ömrü 3-6 haftadır.
Kurutulmuş suplementelerin 12 ay içinde probiyotik miktarı azalmakta, bu da
kullanılan bakteri düzeyine bağlı olarak değişmektedir. Ancak özellikle yem
işleme teknikleri esnasında probiyotikler canlılıklarını büyük oranda
kaybetmektedirler. Peletlemeler sırasında uygulanan sıcaklığın probiyotiklerin
stabilitelerini düşüren önemli bir etken olduğu tespit edilmiştir.
Etkinliklerini metabolize ve kolonize olarak gösterdiklerinden günlük tüketimleri
önerilmektedir. Ağız yoluyla alınan probiyotiklerin beklenen yararlı etkiyi
gösterebilmeleri için canlı olarak ve çok sayıda bağırsak sistemine ulaşmaları
gerekmektedir. Bu nedenle kullanılan suşların mide asitliğine ve safra
tuzlarına karşı dirençli olmaları istenmektedir. Bu özellik aynı zamanda
probiyotik mikroorganizma seçiminin en temel kriterlerinden birisidir. Bunun
yanında patojenlerle mücadele açısından bakteriyosin veya bakteriyosin benzeri
antimikrobiyal bileşiklerin üretimi de çok önemli bir kriterdir.
Probiyotik olarak
kullanılacak mikroorganizmaların da konakçı sağlığına zarar verecek hiçbir yan
etkisi olmamalıdır. Bu nedenle probiyotik üretiminde kullanılacak
mikroorganizmaların kesin tanısının yapılmış olması gerekmektedir.
Probiyotikleriin etki
mekanizmaları halen tam açıklanamamaktadır. Olası mekanizmalar arasında;
patojenleri inhibe eden maddeler salgılama, patojenlerin bağırsak duvarına
tutunmasını önleme, mikrobiyal
toksinlerin etkilerini inhibe etme, IgA yapımını arttırma ve bağırsak
mukozasına trofik etki vardır. Probiyotikler patojenleri salgıladıkları
antimikrobiyal maddeler ile doğrudan etkileyebilir, bağırsak pH’sını düşürerek
laktik asit bakterilerinin çoğalmasını arttırır, reseptör bölgelerini
patojenlerden önce kapatarak patojen bakterilerin tutunmasını önler, immün
işlevleri düzenler, immün düzenleyici hücreleri uyarır, elverişli besinler ve
bazı büyüme faktörleri için patojen mikroorganizmalar ile yarışır.
Probiyotikler, çeşitli gıda
maddelerine ilave edilerek kullanılmaktadır. Tablo-1’de içerisine probiyotik
ilave edilen maddeler ve kullanılan mikroorganizmalar verilmiştir.
Tablo-1. Probiyotikli ürünlerin ilave edildiği maddeler ve
kullanılan mikroorganizmalar
Veriliş şekli
|
Kullanılan bakteri
|
Süt
|
B.longum SBT-2928, B.longum BB536, L.acidophilus SBT-2062,
L.helveticus, L.reuteri, L.rahmnosus ATCC53103, L.bacillus GG
|
Yoğurt
|
L.acidophilus, L.johnsonii, L.lactis, L.reuteri, L.rahmnosus ATCC53103,
L.bacillus GG, L.rhamnosus LB21
|
Peynir
|
L.reuteri, L.rahmnosus ATCC53103, L.bacillus GG
|
Bebek maması
|
Bifidobacterium bifidum, B.lactis, B.longum
|
İçecek
|
B.breve, B.lactis, B.spp., L.acidophilus, L.bulgaricus,
L.casei, L.helveticus, L.rahmnosus ATCC53103, L.bacillus GG
|
Meyveli içecek
|
L.plantarum, L.reuiteri, L.rahmnosus ATCC53103, L.bacillus GG
|
Dondurma
|
L.plantarum, L.reuiteri
|
Kefir
|
L.casei, L.plantarum, L.rahmnosus ATCC53103,
L.bacillus GG
|
Yulaflı karışım
|
L.plantarum
|
KAYNAKLAR
1.
Bowen WH, De Paola DP.
Dairy Foods and Oral Health (Chapter 7) in “Handbook of Dairy Foods and
Nutrition”, Editors: GD Miller, JK Jarvis & LD McBean; Second Edition,
National Dairy Council, Rosemant, Illinois, CRC Pres LLC, USA. 2000.
2.
Coşkun T. Fonksiyonel
besinlerin sağlığımız üzerine etkileri. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi
2005; 48: 69-84.
3.
Dugas B, Mercenier A, Lenoir-Wijnkoop I, Arnaud C, Dugas N, Postaire E. Immunity
and probiotics. Immunol Today.
1999 Sep;20(9):387-90.
4.
ERNAS,M., KARAGÖZLÜ, C. 2003. Lactobacillus casei'nin Probiotik
Özellikleri. Dünya Gıda. (8) Mart - 3 (64 -69).
5.
Goldin BR, Gorbach
SL. Clinical indications for probiotics: an overview. Clin Infect
Dis. 2008 Feb 1;46 Suppl 2:S96-100.
6.
KARAGÖZLÜ, C. 2006. Süt Endüstrisinde
Probiyotikler ve Yasal Düzenlemeler. Süt Dünyası. Mayıs Haziran 2006. Sayı: 2
Sf: 20-26
7.
KARAGÖZLÜ, C.; YERLİKAYA, O. 2006. Fonksiyonel Süt
Ürünlerinin Tanımlanması ve Yasal Düzenlemeler. STANDARD Y/45 S/538 sf: 72 – 76
8.
Rasic JL.The role of
dairy foods containing bifido and acidophilus bacteria in nutrition and health.
N Eur Dairy J 1983; 4: 80-88.
9.
Salminen S, von
Wright A, Morelli L, Marteau P, Brassart D, de Vos WM, Fondén R, Saxelin M,
Collins K, Mogensen G, Birkeland SE, Mattila-Sandholm T. Demonstration
of safety of probiotics -- a review. Int J Food Microbiol. 1998 Oct 20;44(1-2):93-106.
Review.
10. Sanders ME.
Probiotics: considerations for human health. Nutr Rev. 2003 Mar;61(3):91-9.
Review.
11. Yağcı RV. Prebiyotikler ve probiyotikler. Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Dergisi 2002; 45:337-344.
12.
YERLİKAYA, O., KARAGÖZLÜ, C. 2008. Probiyotik
Süt Ürünleri ve Bağışıklık Sistemi. Süt Dünyası 3 (16) 57-59.
Yorumlar