Zafere Kaçış "ZÜHTÜ IŞIL"

ZAFERE KAÇIŞ “ZÜHTÜ IŞIL”
(Bu yazım Karşıyaka Life'ın Haziran sayısında yayınlanmıştır)




Futbol asla sadece futbol değildir. Sinema da futbolun konu olduğu senaryolara yer vermiştir. “Zafere Kaçış” veya orijinal adı ile “Escape to Victory” filmi bunlardan birisi. Orta yaş nesli hatırlayacaktır bu filmi. 1981 yılı yapımı filmin yönetmeni John Huston. Baş rollerde Sylvester Stallone, Michael Caine, Max Von Sydow ile futbol tarihinin önemli oyuncularından Pele, Ardiles, Bobby Moore gibi isimler vardı.



Filmin konusu kısaca; Esir Müttefik askerleri, kampta kendi aralarında futbol maçları yaparak zamanlarını geçirmektedirler. Tesadüf eseri oynadıkları top bir Alman subayının önüne düşer. Topu almak için savaşta subay olan Colby (M. Caine) gider. Alman subay ile aralarında futbol konuşurlar. Yaptıkları sohbet derinleştikçe Colby’nin savaştan önce West Ham takımı ve İngiltere Milli Takımı’nda, Alman subayın ise Almanya Milli Takımı’nda oynadığı ortaya çıkar. İkisi de esirler ile askerlerin karşılıklı bir maç yapmasının kampta ortamı yumuşatacağına, birkaç saat bile olsa savaşın unutulup futbolun güzelliğinin paylaşılacağına inanır. Colby bu maçın, esirler ile askerler arasında değil esirler ile Almanya Milli Takımı arasında oynanmasını ister ve esir düşüp başka kamplarda olan futbolcuları, yeni yaratacağı takım için yetkililerden ister. Ayrıca futbolcuların diğer esirlerden ayrılarak ayrı yerde yatmasını, futbol malzemeleri, düzenli beslenmesini talep eder. Kamp içinde ise sürekli kaçmaya çalışan esirler vardır. Hutch (S. Stallone) bunlardan biridir. Futboldan hiç anlamayan Hutch bir şekilde kaleci olarak takıma girer. Maç Fransa 1938 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Paris’in Colombes Stadı’nda yapılacaktır. Stadda 50.000 kişi vardır. Maçın Alman hakemi her ne kadar uluslararası bir hakem gibi gözükse de bütün kararları Almanya lehine verir ve diğer tarafın oyuncuları birer birer sakatlanır ve ilk yarı Almanların 4-1 üstünlüğü ile sona erer. Organizasyona göre esirler devre arasında kaçacaklardır. Soyunma odasından stadın dışına bir tünel kazan örgüt, hazırdır ve herkes tünelden kaçmak için aşağı inerken, birden oyuncular dönüp oynamak istediklerini söylerler. İkinci yarı esirler maçı 4-4’e getirir. Maçın bitimine çok az kala hakem bir penaltı daha uydurur. Hatch ile Alman golcü başbaşa kalmıştır. Bütün stad ise o sırada Fransa Milli Marşı La Marseillaise'i söylemeye başlar. Alman golcü topa vurur Hatch mükemmel bir kurtarış yapar. Seyirciler delirmiştir, tel örgüleri yıkarlar ve sahaya dalarlar, esirleri de kendi giysilerini giydirerek kaçırırlar. Tüm film boyunca hiç sıkmayan bir tempoda Pele ve Ardiles’ten estetik hareketler izlerken, gerçek bir futbol maçı seyreder gibi heyecanlanıyorsunuz.



Karşıyaka’mızda da buna benzer bir hayat öyküsü var Bu olayın kahramanı Karşıyaka Spor Kulübünün kurucularından Zühtü Işıl. Zühtü Işıl K.S.K.’nin kuruluşunu şöyle anlatmış; “1908 Meşrutiyet İnkılabı olduğunda bizim nesil 10-15 yaşlarında idi. Hürriyet, Adalet, Musavvat, Uhuvvet diye dört inanç doğmuştu. Memleket bizimdi, fakat hakim olan Türklerden başkaları idi. Ticareti, sanayii herşeyi Türklerden başkaları için bir nimetti. Hürriyet ilanı ile “Türküz” diye övünmek ihtiyacını yavaş yavaş duymaya başladık. Her sahada duyulan bu ihtiyaç bizi sporda örgütlenmeye itti. İzmir’de Rumların Panyanios, Apollon ve bir çok kulüpleri vardı. Bornova’da İngilizlerin kendi aralarında kurduğu bir takımları vardı. O tarihte biz de aramızda para toplayarak top aldık. Kısa pantolonlarla o günün sahası olan Osmanpaşa Camisini yanındaki ilk mektebin bulunduğu yerin bitişiğindeki arsada oynamaya başladık. Aramızda ilk defa bir topluluk kurmaya beş altı arkadaş o günlerde bu arsada karar verdik. Ağabeyim Kadızade Raşit, teyzezadem Süreyya İplikçi, ben, Refik Civelek, Osman Nuri, Örnekköylü Hüseyin bir zeytin ağacı altında hafif yağmurlu bir günde biz de bir kulüp kurmayı tasarlamıştık. İçimizdeki milli heyecan bir yangın gibi ateş almıştı. Bizlere Hüsnü Tonak, Tahir Bor, Fevzi Fikri Altay, Sezai Çullu da katıldı. 2-3 ay sonra bu topluluğumuzu daha çok canlandırmayı düşündük. Bu bizim için bir özlem olmuştu. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne müracaat ettik. Bizi olumlu karşıladılar ve bir oda tahsis ettiler. Bu büyük bir ümit olmuştu. Haftanın birkaç günü akşamları burada toplanıp tasarladıklarımızı büyüklerimize iletiyorduk. Onlardan büyük teşvik görmeye başlamıştık. Bir müddet sonra vilayete müracaatla hukuk müşavirliği kanalı ile kulübümüzü “Karşıyaka Mümaresei Bedeniye Kulübü” ismi altında teşekkül etmiş oluyorduk. K.S.K. artık doğmuştu. Tarih 1 Kasım 1328 yani 1912 idi”. Kulübün forması için uzun tartışmalardan sonra seçilen Yeşil - Kırmızı renkler Türklüğü ve Müslümanlığı simgelemekteydi.





Karşıyaka Spor Kulübünün Kurucusu ve Kurucu Başkanı Kadızade Zühtü Işıl 1897 yılında Karşıyaka/Alaybey’de doğmuştur. Yukarıda anlattığı üzere 1912’de bir grup Karşıyakalı ile kurduğu Kaf Sin Kaf’ından Birinci Dünya savaşının başlamasıyla birlikte İzmir İdadisi son sınıf öğrencisiyken 1914 yılında askere alınır ve Ruslara karşı savaşan Avusturya – Macaristan ordularına destek veren 15. Kolordu ile Galiçya cephesine gönderilir. 26 Ağustos ile 11 Eylül 1914 tarihleri arası yaşanan savaşı Ruslar kazanır. Ardından 4. Ordu komutanı Cemal Paşa komutasındaki birlikle Filistin Cephesine gider ve “Kanal Harekatı”na katılır. Harekat, 80 bin kişilik Osmanlı kuvvetinin 14 – 15 Ocak 1915 gece yarısı, toplanma bölgesi olan Gazze- Birüssebi hattından ileri yürüyüşe başlar. Büyük güçlüklerle Tih Sahrasını aşan Osmanlı birlikleri, 2-3 Şubat gecesi Timsah Gölü ile Acı Göl arasındaki bölgeden Süveyş Kanal'ına taaruza geçerler. 25. Fırka'dan beş tabur kıyıya indikten sonra dumbaz denilen çelik kaplı teknelerle karşı kıyıya doğru ilerlemeye başlar. Ancak İngiliz kuvvetleri kıyının bir ucundan diğer ucuna kadar döşedikleri raylı sistemin üzerindeki mitralyözler ile şiddetli bir ateşle karşı koyar; dumbazların çoğu batar; kıyıya ulaşmayı başaran 600 kişi ölür ya da esir düşer. 3 Şubat sabahı gün ağardıktan sonra harekât sahasında bulunan Cemal Paşa verilen ağır kayıp karşısında kanalı ele geçirmenin imkânsızlığını anlamış ve kuvvetlerini geri çekmeye karar vermiştir. Geri çekilen Osmanlı kuvvetleri 15 Şubat’ta Gazze - Birüssebi hattında mevzilendiler. Kadızade Zühtü bu harekat sırasında İngilizlere esir düşer.

Mısır’ın İskenderiye kenti yakınlarındaki Seydibeşer Esir Kampı’na gönderilir. Bugün de futbol ve Karşıyaka sevgisini dünyanın dört bir yanına taşıyan Karşıyakalıların ilk örneğini tutsak düşen Kadızade Zühtü yaşar. Zühtü Işıl tutsak kaldığı Seydibeşer’de “Karşıyaka adını verdiği, yeşil-kırmızı renkli formalarla, sporcuları esirlerden oluşan bir futbol takımı kurar. Kurduğu takımın hem yöneticisi, hem teknik direktörü, hem de futbolcusudur. Kendi aralarındaki maçlardan sonra İngilizlerle de müsabakalar yaparlar. Cesareti, yiğitliği, futbola olan bilgisi nedeniyle İngilizlerin kısa sürede sevgisini kazanan Kadızade Zühtü Işıl’ın Filistin’deki esaret günleri Mondros Mütarekesiyle sona erer ve bir gemi ile İzmir’e geri döner. Ancak Kadızade Zühtü’nün Karşıyaka günleri uzun sürmez. Kurtuluş savaşında da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli mücadeleyi başlatmasıyla orduya ilk katılanlardan, en önde çarpışanlardandır. 9 Eylül 1922 günü Yarbay Mehmet Suphi Kula Komutasındaki on dördüncü Süvari Tümeni, İzmir’e Kuzeyden girerek önce Menemen, sonra Karşıyaka’yı düşmandan kurtarır. Karşıyaka’ya ilk giren dört Türk Süvarisi içinde Karşıyaka Spor Kulübünün kurucusu Teğmen Zühtü Işıl da vardır. Karşıyaka Spor Kulübünün Kurucusu, İstiklal madalyası sahibi Kadızade Zühtü Işıl’ın yaşamı gerçek bir “Zafere Kaçış” öyküsüdür.

(AŞAĞIDAKİ RESİMLER SEYDİBEŞER KAPINDAN ZÜHTÜ IŞIL IN KURDUĞU YEŞİL KIRMIZI TAKIMIN RESİMLERİ - ŞEHİTLERİMİZİ SAYGI İLE ANIYORUZ)










Sinemanın futbolla ilişkisi; her ikisinin de sadece seyirlik olmasından ibaret değildir. Ortak bir seyir kültürüne hizmet ettiği de söylenebilir. Popüler sinema izleyicisinin seyrederken yaşadığı heyecan, bir fanatiğin maç izlerken kendini kaybetmesiyle benzeşir. Bir kadının romantik bir film izlerken yaşadığı süreç, takımının gol attığı anda yaşadığı heyecanla yerinden fırlayan seyircinin hissi benzerdir. Futbol ve sinemanın bu anlamda benzeşen duyguları dışarı çıkarmadaki maharetinin birçok filme konu olmuşluğu vardır. İşte Zühtü Işıl’ın hayatı Kaf Sin Kaf’ın 100. yıl kutlamaları kapsamında önereceğimiz bir senaryo değil mi? Bu konuda Sevgili Ahmet Diker dostumuzun yakında çıkacak Zühtü Işıl kitabı önemli bir kaynak olacaktır.

Merhum Kurucu Başkanımızı Zühtü Işıl'ı kabri başında anarken



Yorumlar

Popüler Yayınlar