Aile Hatıraları - I: Osmanlıca Nutuk

 

Anneannem ve Dedem’den kalan ve Annemin de korumasıyla bana kadar miras kalan Osmanlıca Nutuk elimdeki en kıymetli aile hatıralarından birisi.


 

Büyük Nutuk ilk olarak 1927 yılında, biri asıl metin, diğeri belgeler olmak üzere o gün kullanılan Osmanlıca iki cilt olarak basılmıştır. Okunduğu tarih olan 1927 yılı esas alındığı için ilk baskısı üzerine 1927 tarihi yazılmıştır. Kitap halinde yayın tarihi ise 1928’dir. Okuma kolaylığı sağlamak için yazı inkılâbından sonra 1934 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nca üç cilt olarak yeniden basılmıştır. Cumhuriyet’in 15. yıldönümü nedeniyle 1938’de yalnız Nutuk bölümü tek cilt olarak yayınlanmıştır.


 

Elimdeki Nutuk; okunmasından kısa bir süre sonra eski Türkçe ile tek cilt olarak 50.000 adet basılmıştır. Nutuk’un 1927 yılı basımı 1928 harf devriminden önce olduğu için Osmanlıca’dır. Ardından 50.000 adet ikinci defa basılmıştır. Elimdeki Nutuk ikinci basımdandır. Maalesef haritaları içeren ekleri yoktur. Belgeleri içeren ikinci cilt daha sonra basılmıştır. Türk Tayyare Cemiyeti tarafından basılmıştır.


 

Gazi Mustafa Kemal Paşa en büyük eserim, “Temeli Türk Kahramanlığı ve Yüksek Türk Kültürü Olan Cumhuriyet”tir dediği cumhuriyetin korunması ve hedeflenen çağdaşlık seviyesine yükseltilmesi Nutuk’un son sayfasındaki “Gençliğe Hitabe” ile çalışkan ve dinamik Türk gençliğine bir nevi siyasi vasiyetname ve aynı zamanda birinci öncelikli vazife olarak verilmiştir. Türk gençliği bu vazifeyi yerine getirebilmek için Kurtuluş Savaşı için verilen mücadeleyi ve millet iradesine dayalı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasıyla gerçekleşen Türk Devrimi’ni bütün ayrıntılarıyla bilmek zorundadır. Bu büyük olay yeni nesillere anlatılıp aktarıldıkça bir adım daha içine girilmiş olunacaktır. Bu konuda en büyük yardım ve desteği, hazırlayıp milletine sunduğu Nutuk kitabıyla Gazi Mustafa Kemal yapmıştır. Atatürk, Nutuk ile adeta yaptıklarının hesabını ulus egemenliğinin temel unsuru o andaki siyasal parti olan Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi) önünde ulusuna vermiştir. Bunu yapmakla milletine hesap verme ahlakını aşılamak istemiştir. Nutuk’un yazarı yalnız olayları belgelerle inceleyerek sonuçlarını ortaya koymaya çalışan bir tarih yazarı değil, aynı zamanda eserdeki olayların da doğrudan kahramanı olarak bizzat kendisidir. Bu eserde tarih yapan ile tarih yazan aynı kişi olduğu için üstün değere sahip bir eser niteliği taşımaktadır. Bu haliyle eser tarihi olayların yanında siyasal olayları da anlatması bakımından çok ciddi bir yapıt olup tarih yöntemiyle kaleme alınmıştır.4 Sunumu iç ve dış kamuoyuna bizzat kendisi yaptığı için de adına Nutuk denmiştir. Nutuk, devletin geçmişi ile bugünü arasında irtibat kurma gibi hayati bir fonksiyonu olan arşivlerin bir hazinesini oluşturmaktadır. Atatürk bu yapıtı meydana getirirken devlet kurucusu olarak, komutan olarak, politikacı olarak, düşünür olarak, en önemlisi de insan olarak; karşılaştığı zorluklar, eksiklikler ve imkânsızlıklar karşısında asla umutsuzluğa ve çaresizliğe düşmemiştir. İnancını ve halkına olan güvenini hiçbir şekilde kaybetmemiştir. Bütün bu durumlarda gücünü akıl ve bilimden almıştır. Yaptıklarını kendine değil daima millete mal etmiştir. Bunu Nutuk’ta açıkça görmek mümkündür.


 

Gazi Mustafa Kemal Paşa, Nutuk’u elindeki belgelere göre büyük kısmını Ankara’da Çankaya Köşkü’nde, düzeltme ve son bölümlerini ise İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda yazmıştır. Müsveddeleri 506 sayfadan (36x22 cm) oluşmaktadır. Müsveddelerin bir kısmı bizzat kendisi tarafından kaleme alınmış, bir kısmı da yine kendisi tarafından dikte ettirilmiştir. Müsveddelerdeki ekleme, çıkarma ve düzeltmeler kendisi tarafından yapılmıştır. Eseri yazarken kullandığı belgeleri yine kendisi toplamış ve konularına göre değerlendirmiştir. Yakın tarihimizin 9 (dokuz) yıllık sürecini içeren böyle bir eserin son gözden geçirilmesini üç ay gibi çok kısa denecek bir sürede tamamlamıştır. Nutuk’un müsveddeleri ve bütün belgeler Atatürk’ün ölümünden sonra Ziraat Bankası kasalarında saklandıktan sonra Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi’ne verilmiş ve orada tasnif edilmiştir. Tarih; bilindiği gibi yazılı belgelere dayanır ve belgelerle açıklığa kavuşur. Atatürk belgelere yer verdiği gibi yaşanan süreçte iş başında ve hayatta bulunan şahıslardan da fikir ve düşüncelerini Nutuk’da belirtmiştir. Bu nedenle Nutuk, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1919-1927 yılları arasındaki fırtınalı sürecin resmi bir tarihidir. Aynı zamanda Türk milletine ve dünya kamuoyuna hesap verme ahlakı niteliğindedir.

Gazi’nin Nutuk’un son gözden geçirmesini yaptığı Çankaya Köşkü’ndeki çalışmayı yazar Falih Rıfkı Atay şöyle nakletmektedir: “...Nutuk Atatürk’teki çalışma gücünün insan takatini bazen ne kadar aştığını gösterir. Yüzlerce, binlerce vesikayı eski köşkün üst katındaki küçük çalışma odasında kendisi ayırmış, Nutuk’u çoğunca ayaküstü dolaşarak dikte etmiştir. Saatler süren diktelerden sonra kaleme alanlar (asistanlar) sekiz on saatlik bir uykuya gittikleri zaman Atatürk bir banyo alır, giyinir, akşam davetlilere o gün yazdıklarını okutmak üzere sofraya inerdi. Okuma ve o gün yazdıkları üzerine konuşma, muhakeme ve tartışmalar saatler sürerdi...”

Atatürk’ün Nutuk’u nasıl yazdığını bir kerede birlikte çalıştığı köşkün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun anılarından dinleyelim: “Atatürk, köşkün büyük salonunun bir köşesinde hazırlattıkları bürosunda Nutuk’u hazırlama çalışmalarına günlerce devam etmişlerdir. Bu çalışmaların hepsinde beni yanında bulundurmuştu. Yazdıkları tabedildikten sonra yüksek sesle kendi kendine okuyarak bazı yerleri bana tashih ettirip düzelttirir ve tekrar son haliyle okurdu. Büyük Nutuk’u hazırlarken hiç mübalağa etmeden rahatlıkla söyleyebilirim ki otuz, otuz beş saat çalıştığımız olurdu.”

Atatürk birçok konuyu hayatta kalan arkadaşlarına yani canlı tanıklara da sorup fikir ve düşüncelerini almaya son derece önem verirdi. Bu büyük eserini yazarken de yazdığı olayların içerisinde yaşamış kişileri köşke çağırıp onlarla anıları tazelemeyi ve doğrulamayı da ihmal etmemiştir. Atatürk ile 30 yıl birlikte olan İbrahim Süreyya Yiğit en sık çağırılan kişilerden biriydi.11Atatürk Nutuk’u yazarken elinde yabancı arşiv vesikaları yoktu. Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay arşivlerinden de yararlanmamıştır. Peki, bütün bu bilgileri nereden temin etmiştir? Bu büyük eseri Kurtuluş Savaşı’nın azim ve enerjisiyle üç ay gibi bir solukta denebilecek sürede ortaya koymadaki başarısının sırrı nedir? Mustafa Kemal Paşa Samsun’dan Anadolu’ya ayak bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinden Büyük Millet Meclisi’nin açılış tarihi olan 23 Nisan 1920’ye kadar geçen 11 ay 4 günlük süreçte her şeyi kendisi idare ettiğinden her talimat kendi imzasıyla çıkmıştır. Bu talimatların asılları özel kalemde bulunduğundan bu süreç için başka kaynaklara pek gereksinim duyulmamıştır. Atatürk başladığı bir çalışmayı bitirmeden rahat edemezdi. Zorunlu bir sebep olmadıkça o işi erteleme gibi bir alışkanlığı da yoktu. Nutuk’u hazırlarken yüzlerce belgeyi 20-30 saat süreyle bazen ayakta bazen oturarak tetkik ederken bile kendisinde yorgunluk emaresi görülmemiştir. Ancak bu yorucu çalışmanın sonlarına doğru bir gün sol kolunda ve göğsünde şiddetli ağrılar hissetmiş doktorların ısrarı üzerine birkaç gün dinlenmek zorunda kalmıştır.

“Atatürk, Çankaya Köşkü’nde Büyük Nutuk’u hazırlarken kırk sekiz saat hiç gözünü kırpmadan yazı dikte ettiği olmuştur. O binlerce belge arasından ayırdığı notlarıyla büyük eserini tamamlamak için uykusunu bile feda etmekten çekinmezdi. Ciddi bir işe başladı mı, o işin sonunun geldiğini görmeden asla rahat edemezdi. Eline aldığı bir işi yarım bırakmaz, mutlaka bitirirdi.”

Atatürk’ün çeşitli görevlerde 35 yıl birlikte çalıştığı, sevdiği ve güvendiği arkadaşlarından İzmit Milletvekili Süreyya Yiğit bir anısında şunları yazmıştır:  “Atatürk büyük işler hazırlarken asla alkole ilgi göstermezdi... Korkunç derecede bir irade gücü vardı.”

Nutuk’un dili klasik Osmanlıca’ya oranla sadeleştirilmiş o günkü yazı dilinin mükemmel bir örneğini oluşturmaktadır. Cümlelerde dilbilgisi hatası görülmez. Kısa cümleler kullanılmıştır. Farsça kelimeler pek tercih edilmemiştir, ancak Türkçesi olmayan kelimelerin Arapça karşılıkları kullanılmıştır.
Kelime haznesi bakımından da oldukça zengindir. Fakat Arapça ve Farsça kurallarına bağlı kelime ve tamlama şekillerinden tam olarak ayıklanamadığı için bugüne göre oldukça ağırdır. Ancak üslûp ölçüleri bakımından değerlendirdiğimiz de açık ve yalın bir dilin egemen olduğunu görürüz. Nutuk’taki üslup tek bir kelimesinden fedakârlık edilemeyecek ölçülü ve tabidir. Düşünceler derin ve aydınlıktır. İlk baskı Nutuk’un birinci cildinin metin kısmı aşağıdaki bilgileri içermektedir:
1. 192.240 (Yüz doksan iki bin iki yüz kırk) sözcük bulunmaktadır.
2. Her sayfada ortalama 360 (üç yüz altmış) sözcük yer almıştır.
3. Metin kısmının yer aldığı birinci cilt, 16 punto Arap harfleri ile 534 sayfadır.
4. Belgeleri içeren ikinci cilt ise 344 sayfadır. Belge sayısı 308 (üç yüz sekiz)’dir.
5. Her iki cildin toplam sayfa sayısı 878’dir.
6. Nutuk’un yabancı dilde yapılan baskılarında 8 (sekiz) sayfalık giriş bölümü bulunmaktadır. Giriş bölümünde Nutuk’un yabancı dillere niçin tercüme edildiği açıklanmaktadır.

Kaynak: Mehmet Kılıç. 2019. Büyü Nutuk’un Cumhuriyet Tarihinde Yeri ve Önemi. Türk Dünyası Araştırmaları. 121 (238) 113-136.

Yorumlar

yetkiliservistel dedi ki…
Karşıyaka Kombi Servisi olarak bloğunuzu beğeni ile takip ediyoruz..... Başarılar diliyorum..

Popüler Yayınlar