AİLE HATIRALARI - II: 1935 Yılı İzmir Arsıulusal İzmir Panayırı Rozeti

Aile hatırlarında bu kez sayfamızda 1935 yılı Arsıulusal İzmir Panayırı rozeti var. Rozetin hikâyesini 1935 Arsıulusal İzmir Panayırının tarihi ile paylaşalım.

 


 

                                        1935 Arsıulusal İzmir Panayırı pulu
 

Türkiye’nin en köklü ve dünyada en çok tanınan fuarının temeli, aslında henüz Cumhuriyetin bile ilan edilmediği bir tarihe uzanıyor. 17 Şubat 1923’ de yeni devletin ekonomisi için çok önemli olan 1. İktisat Kongresinde yerli malların sergilendiği bir panayır fikri doğdu. O fikir, 9 Eylül 1927 günü gerçekleşti

9 Eylül 1922 tarihinde kurtuluşu bağımsız bir Türk devleti kurulması yolunda önemli bir adım olmuştu. Uzun savaş yıllarının ülke içinde yaratmış olduğu yıkım büyük olmuş, ülke iktisadi açıdan büyük bir darboğazın içine girmişti. Öte yandan savaşın sonu Türk tarihi adına açılacak yeni sayfalar için bir başlangıçtı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde ülke siyasi, sosyal ve iktisadi büyük bir dönüşüme hazırlanıyordu. 1 Kasım 1922’de Saltanatın kaldırılmasıyla siyasi alanda büyük bir adım atılmıştı. İktisadi alandaki dönüşümün temelleri ise 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de toplanan iktisat kongresinde atılacaktı.

Tarihimize “İzmir İktisat Kongresi” olarak geçen kongrede Türk ekonomisi adına önemli kararlar alındı. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kongrenin açılışında yaptığı konuşmasında ifade ettiği “Siyasî, askerî muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi muzafferiyetler ile tetviç edilemezlerse husule gelen zaferler payidar olamaz, az zamanda söner” sözlerinin ışığında düzenlenen kongre sürecinde bir de sergi açılması yönünde karar alınmıştı. “Numune Sergisi” olarak anılan bu serginin amacı Türkiye’nin ziraat, sanayi, tüccar ve esnafını birbirleriyle tanıştırmaktı. Sergi reyonlarında, ülkenin pek çok yerinden gelen sanayi ürünleri, el sanatları, başta tütün, şeker kamışı, portakal, pamuk kozası, sarı-beyaz pamuk numuneleri gibi tarım ürünlerinin yanı sıra sigara kâğıdı, çeşitli halılar, zeytinyağı örnekleri sergilendi. Kongre açılış konuşmasından sonra sergi alanını ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal Paşa, üretici ve zanaatkârları ayrı ayrı tebrik etmişti.

 

İzmir İktisat Kongresi’nden birkaç yıl sonra, kongrede düzenlenen sergiden de ilham alınarak, İzmir Valisi Kazım (Dirik) Paşa’nın büyük gayretleriyle, 4 Eylül 1927 tarihinde İzmir Sanatlar Mektebi’nde 9 Eylül Sergisi düzenlendi. Vali Kazım Paşa, buradaki konuşmasında “Büyük Gazi’nin harp programından sonra çizdiği iktisadi programının yarın ki refahı iktisadi için bize ümit ve metanet bahşettiğine” vurgu yaparak, “Mübeccel Cumhuriyetimizin feyizli eserlerinden birisini küşad ediyorum” ifadeleri sonrası sergiyi açmıştı. Sergide 71 resmi kuruluşla birlikte 195 yerli firmanın yanı sıra Almanya, ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, İsviçre, İtalya, Macaristan ve Polonya gibi ülkelerden katılan 72 firmanın ürünleri de sergilenmişti. Farklı ülkelerden firmaların katılmasıyla uluslararası bir nitelik kazanan sergi 25 Eylül gününe kadar açık kalmış ve yaklaşık 80 bin kişi tarafından ziyaret edilmişti. 9 Eylül Sergisi, İzmir Enternasyonal Fuarı’na gidişin ilk adımlarındandı.

9 Eylül Sergisi’nin başarısının ardından bir sonraki yıl serginin tekrar düzenlenmesi kararı alınmış; 4 Eylül 1928 tarihinde ikinci kez 9 Eylül Sergisi kapılarını ziyaretçilerine açmıştı. Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, sergi açılışı dolayısıyla İzmir Valisi Kazım Paşa’ya gönderdiği telgrafında şu ifadelere yer vermişti: “İzmir Dokuz Eylül sergisinin açılışı münasebetiyle hakkımda gösterilen hissiyata teşekkür ederim. Memleketimizin iktisadiyatının ilerleme ve gelişmesine hizmeti şüphesiz bulunan serginin müteşebbis ve ortaklarını takdir ve tebrik ile muvaffakiyetler temenni ederim.” Hazırlıklarına aylar öncesinden başlanan sergiye, farklı ülkelerden 155’i yabancı, 360’ı yerli olmak üzere, toplamda 515 firma katılım göstermişti. 5 Ekim tarihine kadar açık kalan sergi, yüz binin üzerinde kişi tarafından ziyaret edilmişti. İktisat Kongresi’nde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu iktisadi bağımsızlık yolunda İzmir şehri, 9 Eylül Sergisi deneyimleri ile yerelde ve ulusal ölçekte ilgi yaratmıştı.

 

1928 tarihli sergi başarılı bir şekilde gerçekleşince ülke genelinde olumlu karşılanmış, benzer organizasyonların farklı illerde yapılması yönünde fikirler ortaya atılmıştır. Serginin bir diğer cephesini ise organizasyon öncesi ve sonrasında yaşanan zorluklar, maddi külfetler oluşturuyordu. Serginin her yıl yapılıp yapılmaması noktasında fikri tartışmalar devam ederken, 1929 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik buhran sergi açma fikrinin 1933’e kadar rafa kaldırılmasına yol açmıştır.

 

1930’lu yıllar, Cumhuriyet Türkiye’sinin iktisadi politikasında önemli bir değişimin yaşandığı; ülke ekonomisinde devletçi uygulamaların öne çıktığı, kendi kendine yetebilen, yerli ve milli bir ekonomi yaratma çabalarının hız kazandığı bir dönemdi. Halkın yerli malı kullanımı teşvik edilirken; ülke genelinde sergi ve panayırlar düzenlenerek, iktisadi hayat canlandırılmaya çalışılmıştı. Dönemin İzmir Belediye Başkanı Dr. Behçet Bey (Uz) bu gelişmeler karşısında İzmir’de öncekilere oranla daha da geniş çaplı bir panayır açma fikrini ortaya atmış ve fikrin kabul görmesi ile birlikte hemen çalışmalara başlanmıştır. Çalışmalar sonucunda o dönem yeni açılan Gazi Heykeli’nin arkasında kalan “molozlarla dolu yangın sahasının panayır yeri olarak” hazırlanması kararı alınmıştır.


 

Bu konuda en değerli kaynak Sayın Beren Alıcı’nın 25 -27 Nisan 2019 tarihleri arası İzmir Demokrasi Üniversitesi Üçüncü İktisat Tarihi Kongresindeki “İzmir İktisat Kongresinden İzmir Enternasyonal Fuarına Giden Süreç: “1935 Dokuz Eylül Panayırı” sunumu. Bu sunumdan hareketle 1936 Arsıulusal İzmir Panayırı şöyle;

Cumhuriyet Meydanı’nda, 1932 yılında açılışı yapılan İzmir Gazi Heykeli’nin hemen arkasında, eski yangın yerinde 9 Eylül’de açılan Dokuz Eylül Panayırı, 30 Eylül’e kadar açık kalmıştı. 23’ü yabancı, 130’u yerli, 9’u ticaret odası ve 11’i devlet kurumu olmak üzere toplamda 173 iştirakin katıldığı panayırı yaklaşık 240 bin kişi ziyaret etmişti. Panayıra katılım gösteren Ticaret Odalarının her biri, kendi şehirlerinin ürünlerini sergileme fırsatı bulmuştu. Oluşan ilgi sayesinde, her yıl oda sayısı artış gösterecekti. Dönemim İzmir Belediye Başkanı Doktor Behçet Salih (Uz) Bey, Dokuz Eylül Panayırı’nın İzmir’in imar ve ticari hayatında bir dönüm noktası olduğundan bahsederek, İzmir Enternasyonal Fuarı’nın temelinin panayır ile birlikte atıldığına vurgu yapmıştı. Doktor Behçet Salih Bey, “Fuarı İzmir vilayetinin ve Ege Bölgesinin merkezi alışveriş yeri olarak açarsak İzmir’in iktisadi durumunu kalkındırır ve aynı zamanda İzmir’i de tanıtırız” düşüncesinden hareketle yola çıktıklarını, bu amaç etrafında şehrin merkezinde bulunan yangın yerinin de hızla imar edildiğini ifade etmişti. Bir önceki yıldan hazırlıklarına başlanan ve 26 Ağustos 1934 tarihinde kapılarını ziyaretçilere açan Beynelmilel Dokuz Eylül Panayırı’nın açılışını Başbakan İsmet İnönü yapmıştı. İnönü, açılış konuşmasında “harabeler üstünde ve ancak 12 senelik bir zaman içinde beynelmilel bir eser ortaya koymak vatandaşlar için zevkli bir hadisedir. Türk milletinin çalışkanlığını canlı olarak gösterecektir. Biz bu panayıra manevi bir kıymet verdik” ifadelerinde bulunarak, panayırın ortaya koyduğu başarının devletin en üst makamları tarafından takdirinin göstergesi olacaktı. İzmir Gazi Heykeli’nin arkasında bulunan alanda açılan Beynelmilel Dokuz Eylül Panayırı’na, Irak, Sovyet Rusya ve İngiltere devletleri katılım göstermişti. 30’u yabancı, 136’sı yerli, 11’i ticaret odası ve 19’u devlet kurumu olmak üzere toplamda 196 iştirakin katıldığı panayırı yaklaşık 286 bin kişi ziyaret etmişti. Panayırın kapanışında bir konuşma yapan İzmir Valisi Kazım (Dirik) Paşa, iktisadi alanda büyük bir kalkınma hamlesi gerçekleştiren Türk inkılabı içinde Dokuz Eylül Panayırı’nın bir pırlanta gibi parladığına vurgu yaparak, panayırın devamlılığını şu ifadelerle ortaya koyacaktı: “Aşkını, heyecanını, kudretini bizim iktisadi kabiliyetimizden, içtimai nizamımızdan, Büyük Gazi’nin ateşinden hızlanmaktadır ve onların neticesidir.”

 

1934 yılındaki uluslararası panayırdan hemen sonra ikincisini düzenlemek için çalışmalara başlanılmıştır. İzmir Belediye Başkanı Dr. Behçet Bey’in girişimleri ile 1934 yılı içerisinde bir sonraki panayır için adımlar atıldı. Öncelikle İzmir’e gelmek için yurda gelen konukların rahatça ulaşımı için limanlara yolcu vapuru girişlerini sağlanması, uluslararası panayırlarla irtibata geçilerek tanıtımın yapılması, İzmir Panayırı tanıtıcı afişlerin, broşürlerin bastırılması gibi bazı çalışmalar yapılmıştır. Panayırın yapılacağı yerin fiziki şartlarını iyileştirmek için de hazırlıklar başlar, katılımın geniş olacağı düşüncesi ile panayır yerinin genişletilmesi planlanır. Ayrıca panayır alanı ağaçlandırılacak, bu mevkiye yeni parklar yapılacaktır.

 


22 Ağustos’ta açılıp, 11 Eylül tarihine kadar açık kalması kararlaştırılan İzmir Panayırının hazırlıklarına 1935 yılının ilk günlerinden itibaren hız verilir. İzmir Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz Leipzig ve Viyana’daki uluslararası panayırlar katılarak çeşitli incelemelerde bulunur. İzmir fuarının Avrupa’daki örneklerle eşit seviyede hatta daha da iyi olması için uğraşmaktadır. Konu ile ilgili Ankara’da da bir komisyon kurulmuştur. 1935 yılının ilk günlerinde yurt dışındaki sergi ve panayırlara iştirak için çalışacak olan bir komisyon kurulma faaliyetleri başlamıştır. Basında Milli Komite olarak adlandırılan bu komitenin görevi “evrensel panayır ve sergilere iştirak işi” ile ilgili çalışmalar olarak tanımlanmış, komitenin kurulması için Ticaret Odasında bir komisyon ayrılmıştır. Komitenin esasları ve programı hemen belirlenecek ve ilk olarak Brüksel olmak üzere yurtdışı sergilerine iştirak işini organize etmek için çalışmalara başlayacaktır.

 

                                   12 Haziran 1935 Tarihli Tan gazetesi

 

İzmir’de de “Arsıulusal İzmir Panayırı Genel Komitesi” oluşturulmuş, komite Başbakan İsmet İnönü’yü komitenin başkanlığına ve Ekonomi Bakanı Celal Bayar’ı da ikinci fahri başkanlığa seçmiştir. Basında bu seçimlerin sevinç ile kabul edildiği, başarı temennilerinin yer aldığı cevapların komiteye ulaştırıldığı yer alır. Faal komite bu süreçte İzmir’de hazırlık çalışmalarına devam etmektedir. Ekonomi Bakanlığı İzmir panayırı ile ilgili bir büro açarak panayır ile ilgili işlerin bu büro üzerinden yapılmasını kararlaştırdı. Müracaatlar, panayıra katılım şartları ve buna benzer tüm konular ile bu Ekonomi Bakanlığı bünyesinde kurulan büro ilgilenecekti. Ayrıca maddi olarak panayır için bakanlıktan ve İzmir Belediyesi’nden on beş biner liranın verileceği hazırlıkların bu paraya mukabil alınacak olan bir banka kredisi ile “Arsıulusal İzmir Panayırı Genel Komitesi” tarafından yürütüleceği belirtiliyordu.

 


Sovyetler Birliği panayıra katılacağını bildiren ilk ülkelerden olmuştur. Diğer ülkelerde panayıra iştirak edeceğini peyderpey bildirmiştir. 1935’in temmuz ayı içerisinde Yunanistan hükümeti İzmir panayırına resmen iştirak edeceğini bildirmiştir.

 

Panayır tarihine yaklaşıldıkça basında panayıra dair daha net detaylar yer almaya başlamıştır. Örneğin temmuz ayı içerisinde İş Bankası, Sümerbank ve Ziraat Bankaları geçen senelere nazaran daha büyük pavyonlar kuracaklarını belirtmişlerdir. Şehir tiyatrosu heyeti panayır boyunca operetler oynamak üzere angajmanlara girmiştir. İzmir panayır alanında açık ve kapalı olarak bulunan 277 paviyonun, büyük bir kısmı henüz panayır başlamadan bir ay önce tutulmuştur. Panayırın sorunsuz geçmesi için Hükümet tarafından da bazı kararlar alındığı görülmektedir. 29 Temmuz 1934 tarihinde 1934 Panayır için çıkarılan 2/1075 sayılı kararnameye ek olarak 20 Haziran 1935 de yeni bir kararname çıkarılır. Kararnamede 1935 yılında açılacak olan Uluslararası İzmir Panayırına geleceklere “934 senesinde olduğu gibi parasız pasaport verilmesi ve bu pasaporta hamil bulunanların panayırın devamı müddetince Türkiye’ye girmelerine ve oturmalarına izin verilmesi”nin Hariciye Vekaletinin 20 Haziran 1935 teklifi ile görüşüldüğü, İcra Vekilleri Heyeti’nce de onandığı belirtilmektedir. Bu kararın yanı sıra ağustos ayının başında İzmir Panayırına gelecek olanlar ile ilgili İçişleri Bakanlığı’ndan bazı izinlerin çıkarıldığı bildirilir. Çıkan izinlerden en önemlisi Türkiye’den mübadele sureti ile ayrılmış olan Rumların panayır günlerinde İzmir’e serbestçe gelebilecek olması ile ilgilidir. Buna mukabil Yunan Hükümeti de İzmir Panayıra katılacak olanlara bazı kolaylıklar göstermiştir. Türkiye’nin Atina elçiliği kanalı ile Yunan Hükümetinin İzmir panayırına iştirak edecek olan “ekspozan, ziyaretçi ve beraberlerinde getirecekleri emteaya büyük kolaylıklar” gösterdiği öğrenilmiştir. Ayrıca Yunanistan’dan İzmir’e panayır için geleceklere deniz yollarında yüzde elli indirim yapılacağı ve bu indirimin 7 Ağustos’tan 26 Eylül’e kadar devam edeceği de belirtilmiştir. Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostane hava İzmir panayırına da yansımıştır.

 

Panayıra katılanların bütün sergi müddetince mallarını toptan ya da perakende olarak satabilecekleri, Belediye’nin hiçbir resim almayacağı ve sergiye girenle hiçbir tekalife tabi tutulmayacağı ayrıca panayırda bulunan firmaların hariç ve dahilde yapacakları her nevi reklam ve matbuaların damga ve matbu resimden muaf tutulacağı kamuoyuna duyurulmuştur. Panayırın açılışından yaklaşık on gün önce dönemin gazetelerinde panayır için yapılan hummalı çalışmaların devam etmekte olduğu belirtilmektedir. Belediye Başkanı ve Panayır Komitesi Başkanı Dr. Behçet Uz hazırlıkları yakinen takip etmiş, panayır alanında sık sık teftişlerde bulunmuştur. 1935 yılı panayırının daha önceki yıllara nazaran Anadolu’dan daha fazla ilgi göreceği, otellerdeki doluluk oranından tahmin edilmiş; bu konuda da panayır komitesi tarafından bazı önlemler alınmıştır. Panayır zamanında İzmir’de fazla ziyaretçi olacağı için otel ve hanlarda yer kalmayacağı ihtimalini göz önünde bulunduran yetkililer bazı evlerin pansiyon gibi kullanılabilmesi için girişimlerde bulunmuşlardır. Karşıyaka ve Göztepe’de bazı evlerin ihtiyaç halinde bu amaçla kullanılabileceği ev sahiplerince Panayır Komitesi’ne bildirilmiştir.

 

Panayırın açılış günü yaklaştıkça hazırlıklara hız verilmiştir. Daha önceki panayırlardan farklı olarak 1935 yılı panayırında dekorasyon konusu daha önceden panayır işinde çalışmış olan mühendisler tarafından hususiyetle ele alınmıştır. Güzel Sanatlar Akademisi Profesörlerinden İsmail Hakkı Bey “tecim ve endüstri odası paviyonu” hazırlamış, Batı Anadolu bölgesinde yetişen ihracat ürünlerini grafiklerle ve kabartma şekillerle tanıtması daha önceden eşine rastlanmayan bir çalışma olarak ön plana çıkmıştır. 1934 yılında panayırın en güzel köşelerinden biri olan Sovyet paviyonu açılıştan on gün önce büyük oranda hazırlanmış, teşhir edilecek ürünler parça parça İzmir’e gelmeye başlamıştır.

 

Panayıra resmi olarak katılma kararı veren İtalya, Yunanistan ve Yugoslavya pavyonları da hızla inşaatlarını ilerletmektedirler. Yabancı misafirlerin çalışmalarının yanı sıra panayırın anayollarının asfaltlanması çalışmaları sürdürülmektedir. Bu tip çevre düzenlemelerinin yanı sıra panayırın güzel ve sorunsuz geçmesi için bazı adımlar atılmıştır. Panayır komitesi ödül ve ceza uygulamaları ile panayırı kusursuz hale getirmeye çalışmıştır. Örneğin panayıra iştirak edenlerin pavyonlarının iyi dekore edilmesi, teşhir edilecek malların kaliteli olması durumunda verilmek üzere altın/gümüş madalyalar, takdirnameler hazırlanmıştır. Bu tip özendirici adımların yanı sıra panayıra gölge düşürecek her türlü hatayı engellemek adına bazı önlemler alınmış, herhangi bir suiistimal olursa cezai işlem yapılacağı duyurulmuştur. Örneğin lokantalarda yiyecek ücretlerini gösteren, otellerde gecelik konaklama ücretlerini belirten ve altında zabıta baş amirliğinin telefon numarasının yer aldığı listelerin hazırlanıp işletmelere asılması belediye başkanlığı tarafından işletme sahiplerine bildirilmiş, bildirimden iki gün sonra konuya dair kontroller yapılacağı ilan edilmiştir. Bu uyarıları dikkate almayan işletme sahiplerine para cezası uygulanacağı, her müşterinin zabıta baş amirliğine şikâyette bulunabileceği duyurulmuştur. Panayırda en çok önem verilen pavyonlardan biri posta, telgraf ve telefon pavyonu olmuştur. Bu pavyonda telefonla şehirlerarası rahatça konuşulması, kart ve mektup yazmak için tertibat yapılması öngörülmüştür. Ziyaretçilerin hatıra olarak alabilecekleri 1935 yılı Arsıulusal İzmir 9 Eylül Panayırına özel rozetler de satışa sunulmak üzere hazırlatılmıştır.

 

                                  Dedem Mehmet Çetinçiftçi'nin fuardan aldığı rozet

Panayırın açılış günü yaklaştıkça panayır komitesinin çalışmalarının da yoğunlaştığı görülmektedir. Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz’un başkanlığında sık sık toplanan komite işleyiş ile ilgili önemli kararlar almıştır. Açılışa yaklaşık bir haftalık bir zaman kaldığı sırada panayırdaki tüm pavyonlar satılmıştır. Bu durum karşısında komite, başkaca pavyon isteyecek olan olursa dışarıda hazırlattırılmak ve yaptırılmak suretiyle takma ve seyyar paviyonlar yaptırmayı kararlaştırmıştır. Ancak panayıra talep oldukça fazladır ve kısa sürede panayır yerinin arka tarafındaki boş sahada özel olarak yaptırılan pavyonlarda da boş yer neredeyse kalmamıştır. Komitenin aldığı bir diğer önemli karar da pasaport dairesinin karşısında panayır işleri ile ilgilenecek bir büro açılması yönünde olmuştur. Panayır ile ilgili bilgi almak isteyenlerle ilgilenmek üzere görevlendirilmiş, yabancı dil bilen memurlar çalışacaktır. Böylece panayır için gelen yabancı misafirler zorluk yaşamasının önüne geçilmiş olacaktır. Panayıra ürün tanıtımının yanı sıra özel gezilerle birçok ziyaretçinin de katılacağı hatta Yunanistan’da bunun için özel gezilerin tertip edildiği bilgisi de edinilmiştir. Tüm bu ziyaretçiler için oluşturulacak olan büro büyük kolaylık sağlamıştır.

 

Panayıra iki gün kala gazetelerde hazırlıkların son aşamalarına dair bilgiler yer almaktadır. Panayır yerinde paviyon inşaatları bitmiş, asfalt yolların inşaatı tamamlanmış, panayır gazinosunun üst kısmında bir Amerikan bar ve asmabahçe yapılmıştır. Atatürk heykelinin panayır gecelerinde aydınlatılması için elektrik tesisatı döşenmiştir. İstanbul’dan ve İzmir’in fidanlıklarından getirilen birçok ağaç ve çiçek ile panayır alanının peyzaj düzenlemesi yapılmıştır. Panayır alanındaki radyo ve hoparlör tertibatı en iyi hale getirilmiştir. Denemesi yapılan hoparlörlerle panayırın devam ettiği günlerde akşamları ziyaretçilere Anadolu Ajansın haberlerinin okunacağı, hava kurumuna yardım hakkında bilgiler verileceği duyurulmuştur.

 


Otellerde yer kalmamış, lokantalarda görülmedik kalabalıklar yaşanmaya başlamıştır. Şehirde yaşanan muazzam kalabalık ve hareketlilik karşısında Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz, esnaf ve işçiler bürosu salonunda esnaflarla bir toplantı düzenlemiştir. Toplantının konusu İzmir’e gelecek olan ziyaretçilere karşı gösterilecek ziyaretçilere karşı konuksever ve samimi bir tavır sergilemelerini söyleyerek; “bir şehri sevdiren, şehrin tabii güzelliklerinden ziyade o şehirde oturan halkın konukseverliği ve dışardan gelenleri samimiyetle” karşılamalarıdır demiştir. Ziyaretçilere karşı en ufak bir kötü hareketin İzmir’in tüm sakinleri için kötü bir propaganda olacağını söylemiş ve “İzmir eski İzmir değil, bir panayır şehridir” diyerek uyarıda bulunmuştur.

 

Panayırın açılışından bir gün önce panayırın son haline ve açılış törenine dair detaylı bilgiler basında yer almaktır. Buna göre; Arsıulusal Beşinci İzmir 9 Eylül Panayırı 22 Ağustos 1935 tarihinde akşam üstü 18.30’da panayırın Onursal Asbaşkanı olan Ekonomi Bakanı Celal Bayar tarafından açılacaktır. Açılışın ardından davetliler panayırı gezecek, saat 20.00’de panayır halka açılacaktır. Panayır davetiyelerinin herkese iletilmeye çalışıldığı ancak eline davetiye ulaşmayan kişiler varsa panayır “ranseyman” bürosuna veya belediye baş sekreterliğine telefon etmeleri halinde derhal ulaştırılacağı ilan edilmiştir.

 


Açılış töreni için hazırlanan alanda milletvekilleri, askerler, mülki idareciler, parti mensupları, belediye üyeleri, gazeteciler ve diğer davetliler için özel yerler ayrılmıştır. Panayır alanında ise ekspozanlar son hazırlıklarını tamamlamıştır. Sovyet Rusya, Yunanistan, İtalya, Yugoslavya pavyonları ile İran pavyonu zengin içeriğine dikkat çekilmiş, İnhisarları İdaresi’nin, Sümerbank’ın, İzmir Tecim Odası’nın, Aydın Tecim, Evkaf ve Uray pavyonlarının da “mükemmel bir tarzda” hazırlandığı duyurulmuştur.

 

Panayıra yurtdışından ve yurtiçinde pek çok misafir gelmiştir. Panayırın açılışından bir gün önce İstanbul’dan deniz yolları işletme idaresinin İzmir vapuru ile gelenlerin sayısı o derece fazladır ki vapur memurları ve kamarotların kamaraları dahi panayıra gelen yolculara verilmiştir. İzmir’e civar il ve ilçelerden de “tıka basa dolu” sözleri ile tarif edilen trenlerle gelen ziyaretçiler İzmir otellerinin tamamını doldurmuştur.

 




Panayır alanında açılıştan önce ekspozanlardan başka kimsenin bulundurulmamaktadır. Böylece olası karışıklıkların önüne geçilmiştir. Panayırın açılışından sonra davetlilerin panayır alanına alınacağı aynı davetiye ile isterlerse eşlerini de yanlarında getirebilecekleri duyurulmuştur. Panayırın açılış töreni şöyle planlanmıştır: İstiklal Marşı’nın okunması, Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz’un söylevi, Ekonomi Bakanı Celal Bayar’ın söylevi, Onuncu Yıl Marşı eşliğinde Celal Bayar’ın panayır kapısındaki kurdelayı keserek panayırı açması. Ayrıca Panayırın gezilmesinin ardından akşam panayır gazinosunda Celal Bayar’ın şerefine bir ziyafet verilmesi de planlanmıştır.


 

Panayırın açılışını Başbakan İsmet İnönü’nün yapacağı bildirilmiş, panayırın açılışından önce gazetelerde İzmir’in sevinç ve heyecanla Başbakanın gelişini beklediği haberleri yer almıştır. Panayır Komitesi tarafından İzmir’e gelecek olan Başbakan İsmet İnönü şerefine bir “garden parti” verilmesini kararlaştırdı. Yanı sıra panayırın açılışı için Ekonomi Bakanı Celal Bayar’ın da İzmir’e geleceği açılış öncesi basında yer alan haberler arasındaydı. 18 Ağustos 1935 Pazar günkü gazetelerde Başbakan İsmet İnönü’nün panayırı açmak üzere salı günü (21 Ağustos) İzmir’e geleceği ilan ediliyordu. Ancak 21 Ağustos tarihli gazetelere bakıldığında İsmet İnönü’nün İzmir’e panayır açılışına gelemeyeceğine dair haberler edinildiği aktarılmaktadır. Kesin haber 22 Ağustos tarihinde verilir. Başbakan’ın “İstanbul’da önemli toplantılarına devam etmekte olan Bakanlar Kurulu toplantıları” nedeni ile İzmir’e gelemeyeceği duyurulur.

 


Panayırın açılışını yapmak üzere Ekonomi Bakanı Celal Bayar beraberlerindeki heyet ile birlikte İzmir’e gelir. Dört bir yanı bayraklarla süslenmiş olan İzmir sokaklarına panayırın heyecanı yansımaktadır. 22 Ağustos 1935 tarihinde saat 18.00 sularında Gazi Meydanı hıncahınç dolmuş, Kordon’dan ve İsmet Paşa Bulvarı’ndan meydana doğru geçebilmek güç bir hal almıştır. Zabıtaların aldığı önlemler sayesinde kalabalık arasında herhangi bir sorun yaşanmaksızın davetliler tören alanındaki yerlerine ulaşabilmişlerdir.

 


Kısa bir süre önce General Kazım Dirik’ten İzmir Valiliğini devralan Fazlı Güleç, İzmir’de bulunan milletvekilleri, Ordu Komutanı General İzzettin, General Ali Rıza, Müstahkem Mevki As Komutanı Miralay Rasim, mülki ve askerî erkân, banka müdürleri, yabancı devlet temsilcileri ve yüzlerce ekonomik ve sosyal kurumların yöneticileri panayırın kapısında gerçekleştirilecek olan açılış töreninde hazır bulunmuşlardır.

 


Panayırın açılışını yapmak üzere Gazi Meydanına gelen Ekonomi Bakanı ve Panayır Onursal As Başkanı Celal Bayar, General Kazım Dirik ve beraberindekiler ile birlikte halkı selamladıktan sonra İplik fabrikası işçilerinin bandosu İstiklal Marşı’nı çalmıştır. İstiklal Marşı’nın peşi sıra Belediye Başkanı Dr. Behçet Uz konuşmasını yapmıştır. Uz, Celal Bayar’a hitaben başladığı konuşmasında ekonomi alanındaki verimli ve başarılı çalışmaların yeni bir sonucu olarak nitelendirdiği Arsıulusal Beşinci İzmir 9 Eylül Panayırının Ekonomi Bakanı tarafından açılmasından duyduğu mutluluğu belirtmiştir. Sözlerine cumhuriyetin yükselme adımları olarak bahsettiği ekonomik adımlar ve bu adımların önemine vurgu yaparak devam etmiş, şunları söylemiştir:

Hiçbir devirde yurdumuza nasip olmayan tatlı bir baysallık içinde yapılan yükselme adımlarının bugünkü gür sonuçlarını, bu açılış dolayısıyla bir kere daha göz önüne getirerek gurur duyuyoruz. İşte bunun için bütün Egeliler, ulusa bu ulusal gururu tattıran devrim partisinin büyük başlarına ve o partinin yükseltici, ilerletici prensiplerine olan bağlılıklarını şu vesile ile de berkitmekle bahtiyardırlar. Saltanat devrinde yok bahasına hedredilen Türk emeğini, ürünün ve o günkü durumu düşünmek bile tüylerimizi ürpertiyor. En küçük ihtiyaçları için yabancılara el avuç açan ve buna karşılık ağır borçlar yüklenen Osmanlı Türkiyesini ne kadar geride bıraktığımızı biraz sonra gezeceğimiz bu panayırda da bütün açıklığıyla göreceğiz.

 


                            1935 Arsıulusal İzmir Panayırı 9 Eylül posta damgası

Dr. Behçet Uz dışa bağımlı bir ekonomi geçmişinden tam bağımsız bir ekonomik hayata geçişin sağlandığını vurguladığı konuşmasında sözü 1929 yılında baş gösteren dünya ekonomik bunalımına getirir. Bir yandan bu bunalıma karşı göğüs gerilirken, bir yandan da endüstri alanında yeni adımlar atıldığını anlatır. Yükselen bacaların, işletilen madenlerin, döşenen rayların, yapılan yolların, kurutulan bataklıkların, açılan okulların, içte ve dışta faaliyete geçen finans kurumlarının yalnızca ulusal varlığa dayanılarak yapıldığını ve bu başarının izlenen ekonomi politikasının eseri olduğunu belirtir. Bu eseri ortaya koymada ise “Atatürk’ün erişilmez dehasından fışkıran yaltırıklı enerjisi ve direktifiyle, onun yapıcı, yorulmaz arkadaşı İsmet İnönü ve muvaffak Ekonomi Bakanımız Celal Bayar’ın mühim rüknünü teşkil ettiği” hükümetin başarısını anlatmıştır. Konuşmanın devamında Arsıulusal Panayırın öneminden bahseden Behçet Uz, İzmir panayırı ile Türkiye’ye gelecek olan kişilerin Cumhuriyet Türkiye’sini sadece tecim hayatı ile değil, birçok anlamda da tanıyacağını; uluslararası mal alıp verme etkileşimi kadar, tanışma ve dostluk için panayırın önemli bir araç olduğunu belirtmiştir. Konuşmanın devamında panayır ile ilgili bilgiler vermiştir. Öncelikle panayıra geniş ve zengin bir varlıkla katılan “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri İttihadı” hükümetine ve İran, Yunanistan, Yugoslavya, İtalya hükümetlerine teşekkür etmiştir. Ayrıca diğer ulusların firmalarına; resmi, özel ve ulusal Türk kurumlarına; panayırının gerçekleşmesi için emek sarfeden tüm yetkililere de teşekkürlerini bildirmiştir. Behçet Uz “Atatürk devrinin ve İsmet İnönü hükümetinin çok güzel bir eseri olarak” nitelediği İzmir Arsıulusal Panayırının açılış konuşmasını “Türk ulusuna, her gün yeni bir ufuk ve yeni bir heyecan yaratan Atatürk’e ve kuruduğu rejime” bağlılığını bildirerek bitirmiştir.

 

 


açılış fotosu

"İktisat Vekili Celal Bayar Beşinci Arsıulusal İzmir Panayırının açılış nutkunu irad ederken çekilmiş bir fotoğraf. Fotoğrafta ayrıca, sağdan ikinci İzmir Valisi Fazlı Güleç, sağdan üçüncü olarak Trakya müfettişi Kazım Dirik ve “Philips“ yazısının hemen arkasındaki açık renk takım elbiseli Belediye Başkanı Behçet Uz ve beraberindeki topluluk görülmektedir.

 

Ardından Ekonomi Bakanı ve Arsıulusal İzmir Panayırının Onursal Başkanı Celal Bayar bir konuşma yapmıştır. Celal Bayar panayıra katılanlara teşekkürlerini ileterek sözlerine başlamış, panayıra katılmalarının sadece ekonomik anlamda işbirliğini yüceltmekle kalmadığını aynı zamanda ülkeler arasında da dostluk fikrini yükselttiğini belirtmiştir. Panayırın asıl amacının daha önceden de olduğu gibi bu sene de “arsıulusal ekonomi bağlarının doğmasına gelişmesine ve genişlemesine yardım etmek” olarak tanımlayan Celal Bayar, “Türkiye ekonomisinde ve Türk ihracatçılığında özel yeri olan İzmir’de, her yıl açılan bu panayırın kendisine bağlanan umutları ve kendisinden beklenen ödevleri yerine getirmeye” başladığı söylemiştir. İzmir panayırı üzerinden ülkenin genel ekonomik durumu ile ilgili ayrıntılı bilgiler veren Bayar, Türkiye Cumhuriyeti’nin izlediği devletçilik politikasına dair açıklamalarda bulunarak şunları söylemiştir: “…Biz ulusal ekonomi içinde menfaat tezadları tanımıyoruz. Başlıca kaygımız ulusal ekonominin korunması ve sağ kalmasıdır. Arkadaşlar, bu seneki panayır size Türk ekonomisinin dinamik bir seyrini de yakından takip etmek imkanlarını vermektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin beş şiarı, Türk ekonomisini iki ana temel üzerine müvazenelendirmektir. Bu müvazene Türk tarımının, Türk endüstrisi ile tamamlanmasından sonra sağlam olarak kurulmuş olacaktır. Atatürk İnkılabının dayandığı temel Türkiye’nin siyasal ve ekonomik bütünlüğüdür. Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin tatbik etmekte olduğu devletçilik prensibi memleketi en kısa yoldan ve en ileri hızla bu amaca varmaktır”.

 

Celal Bayar sözlerine Mustafa Kemal Atatürk’ün konu hakkında kendisine ilettiği emir ve direktiflerini okuyarak devam etmiştir. “Büyük ve yaratıcı önderimizin ekonomideki ana umdemiz hakkında bana verdiği emir ve direktiflerini burada, size kelime olduğu gibi okuyorum. “Türkiye’nin tatbik ettiği devletçilik sistemi on dokuzuncu asırdan beri sosyalizm nazariyatçılarının ileri sürdüğü fikirlerden alınarak tercübe edilmiş bir sistem değildir. Bu Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye’ye has bir sistemdir. Devletçiliğin bizce manası şudur: Fertlerin hususi teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutmak. Fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin bütün ihtiyaçlarını ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak memleket iktisadiyatını devletin eline alması. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türkiye vatanında asırlardan beri ferdi ve hususi teşebbüslerle yapılmamış olan şeyleri bir an evvel yapmak istedi ve görüldüğü gibi kısa zamanda yapmağa muvaffak oldu. Bizim takip ettiğimiz bu yol, Liberalizmden başka bir sistemdir”.

 


Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözleri ile İzmir panayırı açılışına katılanlara Celal Bayar tarafından aktarılan ekonomik anlayış devrim ideolojisine temel olan ve kendi tedbirlerini kendi içinde taşıyan bir prensip olarak tanımlanmış, tüm ulusu ulaşmak istediği yüksek refah seviyesine ulaştıracak tek ve en emin yol olduğu anlatılmıştır. Celal Bayar bu açıklamasının ardından konuşmasına teşekkür kısmı ile devam etmiş ve ardından Bayar tarafından “medeniyet anıtı” olarak sıfatlandırılan panayırın kurdelası kesilmiştir. Kordela töreninin ardından panayıra giriş yapan Celal Bayar ve beraberindekiler bütün paviyonları tek tek gezerek incelemelerde bulunmuşlardır. Panayıra resmen katılan yabancı devletlerden Sovyetler, Yugoslavlar, Yunanlılar, İranlılar pavyonlarında daha uzun süreli kalınan devletler olarak basında yer almışlardır.

 

Panayırın açılışı nedeni ile Ekonomi Bakanı Celal Bayar’ın şerefine akşam Panayır gazinosunda iki yüz kişilik bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette milletvekilleri, hükümet yetkilileri, kumandanlar, konsoloslar, yabancı katılımcılar, gazeteciler, panayırda yer alan kurumların temsilcileri katılmışlardır.

 



Panayırın ilk günü olan 23 Ağustos 1935 tarihinde 5000’i davetli, 8129’u ise biletli olmak üzere 13129 kişi panayırı ziyaret etmiştir. Yoğunluk ikinci günde de artarak devam etmiştir. Satılan biletler üzerinden belirlenen sayıya göre; iki günde panayırı gezen insan sayısı 30.000’i bulmuştur. Panayır özellikle öğleden sonraları ve akşam saatlerinde ziyaretçi akınına uğramıştır. İzmir’e civar illerden de akın akın insanlar gelmiş, oteller hanlar dolmuştur. Panayırın açılışını yaptıktan sonra Nazilli Basma fabrikasının açılışını yapmak üzere Aydın’a giden Ekonomi Bakanı Celal Bayar, panayırın ikinci günü tekrar İzmir’e dönerek Belediye Başkanlığı tarafından O’nun şerefine Şehir gazinosunda verilen “garden parti” ye katılmıştır. Eylül ayının ilk gününde panayır gişelerinden 114.794 bilet satılmıştır. Bu veri panayıra gelen kişi sayısını vermektedir, öte yandan panayırı “serbest duhuliye” ile girip gezenlerin sayısı da az değildir. Basında bu şekilde panayırı gezenlerin sayısı da 25.000 civarında hesaplanmaktadır. Panayırının açılışından Eylül ayına kadar geçen sekiz günlük süreçte panayırı 140.000’e yakın kişi ziyaret etmiştir. İzmir’in düşman işgalinden kurtulduğu tarih olan 9 Eylül’e yaklaşıldıkça sayı daha da artmıştır. 11 Eylül 1935 günü kapanan panayırı toplamda 311.009 kişi ziyaret etmiştir. Panayırda toplamda 174 paviyon açılmıştır. 38 yabancı, 208 yerli firma katılmıştır. 




Ürün çeşitliliği İzmir panayırına gelen ziyaretçiler için zengin bir içerik sunmuştur. Türk pavyonlarında büyük endüstri ürünleri olarak kömür, kükürt, dokumalar, kumaşlar deri mamuller, Paşabahçe cam fabrikasının şişeler (ki o tarihte henüz Paşabahçe’nin açılış töreni yapılmamıştı) görülmüştür. Yabancı firmalar ise makine sanayii ürünlerini panayıra getirmişlerdir. Yerli ve yabancı katılımcılar tarafından açılan bu pavyonlarda alışverişlerin yapılmış, siparişlerin alınmıştır. Yerli ürünlerin satıldığı pavyonlara örnek olarak; Sümerbank (Yerli Mallar Pazarının Büyük Pavyonunda); Hilal Kereste Fabrikası (29 Numaralı Pavyonda); Sağlık ve Güzellik Ürünleri (84 Numaralı Pavyonda); İzmir Dekor (Pavyon numarası belirtilmemiş); Turan Yağ ve Mamulatı Sanayii Fabrikaları (4 Numaralı Pavyonlar) gösterilebilir. Panayırda en dikkat çeken pavyonlardan biri Sümerbank paviyonudur. Yerli mallar pazarının büyük pavyonunda yer alan Sümerbank, ulusal endüstrinin en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Bu pavyonda sergilenen eserler beş yıllık sanayi programı ile ortaya konan amaçların gerçekleştirilmesi noktasında kat edilen yolu göstermektedir. Sümerbank pavyonunda yer alan grafik ve istatistik salonu eserler hakkında ziyaretçilere detaylı veriler sunmuştur. Pavyonun geneline tarım ürünleri, bankacılık faaliyetleri, endüstrileşme yolunda atılan adımları gösteren canlı levhalar da yerleştirilmiştir.

 


Sovyet Rusya, Yugoslavya, Yunanistan, İran panayıra resmi olarak iştirak etmiştir. Bunun yanı sıra Arsıulusal Beşinci İzmir 9 Eylül Panayırında İngiliz, Fransız, İtalyan, Amerikan, Alman, Romen ve Leh firmalarının da pavyonları vardır. Panayır başladıktan sonra da Sovyet Rusya, Yunanistan, İran, Yugoslavya ve İtalya devletlerinin pavyonlarında teşhir edilmek üzere pek çok ürün İzmir’e gelmiş bu ürünlerin ivedilikle panayır alanına tahliyesi yapılmıştır.


 

Panayırda Yunan pavyonu dikkat çeken pavyonlardan olmuştur. Helen mimari tarzı ile kurulan pavyon Yunanistan’da istihsal ve imal edilen tüm ürünlerin görülebilmesi için titizlikle inşa edilmiştir. Yunanistan ile Türkiye arasındaki dostane ilişkilerin ekonomi alanına da bir yansıması olarak kabul edilebilecek olan pavyonu Yunanistan General Konsolosu M.E. Virisakis de ziyaret etmiş ve iki ülke arasındaki ticari ilişkileri ile ilgili olarak şu sözleri söylemiştir:

İki komşu devlet arasında karşılıklı dürüstlük ve samimiyet esaslarına dayanan siyasi rabıtalar konulduktan sonra her iki memleketin mukadderatını idare edenlerin düşünceleri tecimel münasebetleri de artırmak ve kuvvetlendirmek olmuştur. (…) Arsıulusal panayırlar milletleri tanımak, saymak, ekonomik ve sosyal sahalarda beraber çalışmak için mühim ve büyük rol oynuyorlar. Bunun da canlı ve güzel bir eseri her cihetten tamam ve güzel hazırlanmış olan İzmir’in 5inci Arsıulusal panayırıdır. (…) Karşılıklı menfaatlerimizin husulüne hizmet edebilmek ve kuvvetle arzu edilen ekonomik münasebatımızı kuvvetlendirmek için hepimiz samimiyetle ve beraber çalışmalı ve her iki komşu memleketin hakiki ihtiyaçlarını takdir etmeliyiz. Bu da her iki tarafın müşterek şiarı olmalıdır ve olmuştur.

 


 

Yunan Konsolos uluslararası kriz nedeni ile Türkiye-Yunanistan ticaretinin istenilen seviyeye henüz gelmediğini, iki ülke arasındaki ticari dengenin Yunanistan aleyhine 800 bin liralık bir açık gösterdiğini, bunun için de Yunanistan’ın Türkiye’ye olan ihracatının artmasının gerektiğini belirtmiştir. Konsolos bu noktada Türk sanayi planının yurtdışından ihracat yapmaya engel maddeler içerdiğini vurgulamış ve iki ülke endüstrisinin birbirini tamamlayacak bir şekle konulmasının gerekliliğinden bahsetmiştir.

 

Panayır sürecinde bir de yarışma düzenlenmiştir. Panayıra katılmış olan ekspozanlardan iyi vitrin hazırlayanlara ve iyi mal teşhir edenlere altın ve gümüş madalyalar, takdirnameler verilmiştir. Panayır komitesi tarafından oluşturulan jüri heyetinde Türkofis direktörü Ziya Bey, İş Bankası direktörü Firoz Bey, Ziraat Bankası direktörü Aşki Eren Bey ve Panayır Direktörü Nezih Bey yer almıştır. Jüri heyeti panayırdaki paviyonları tek tek gezerek çeşitli değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Bu müsabakanın yanı sıra panayıra iştirak etmiş beş radyo fabrikasının radyoları arasında da bir yarışma yapılması kararlaştırılmıştır. Radyo yarışmasında Pazar (8 Eylül) günü panayırı gezecek olanların oylarına başvurulur. Halkın akın akın geldiği Pazar günü giriş biletlerinin yanına bir de “oy kağıdı” iliştirmiş, o gece beş farklı radyo fabrikası ayrı ayrı eserler çalarak halkın oylarını almaya çalışmıştır.

 

Basında İzmir Panayırı ile ilgili reklamlar da yer almaktadır. Sümerbank Fabrikalarının “yeni mevsimlik kumaşları yerli mallar pazarının büyük paviyonunda teşhir ve satılmakta” olduğu “güzel sağlam ve ucuz” olarak sıfatlandırılan kumaşların paviyonda kredi ile satışa sunulduğu basında yer alan ilk reklamlardan biri olmuştur.

 


Panayır Gazinosunda “Mükemmel Büyük Orkestra” eşliğinde “her gün saat 23’te varyeterler”in olduğu tabldot yemeğin verildiğine dair reklam “fiyatlar çok ehven ve hiçbir zam yok. Bu fevkalade vaziyetten istifade ediniz” sözleri ile bitirilmiştir. Bir başka reklam örneği ise İzmir Paviyonunda numara 84’de sağlık ve güzellik için satılan “Bronz Diş Fırçası” ve “Kohinor Diş Macunları” adlı ürünlere dair detaylardır

 


 

 Panayırın ön kısmını ekonomi hayatını yönlendiren paviyonlar doldururken panayır arka kısmında halkın gönlünce eğlenebileceği aktiviteler yapılmış, mekanlar açılmıştır. Büyük, küçük her yaştan insanın eğleneceği oyuncaklar, çeşitli müsabakalar, panayır gazinosundaki dans organizasyonları İzmir’deki panayır günlerini bayrama çevirmeye yetmiştir. Tabii ki kalabalık yüzünden bazı müessif hadiseler de yaşanmıştır. Örneğin panayır en kalabalık olduğu Pazar gecesinde 54 çocuğun kaybolduğu haberi basında yer almıştır. Kayıp vakalarında panayırın etrafının korunaklı olması nedeni ile kısa süreli paniklerin dışında mutlu sona ulaşılmıştır. Çocukların bulunmasında panayır radyosunun anonsları etkin olarak kullanılmıştır.

Panayır 11 Eylül 1935 tarihinde kapanır. Panayıra üç yüz bini aşkın ziyaretçi gelmiştir. Panayır komitesi kapanışın ardından panayıra iştirak edenlere üç yüz kişilik bir ziyafet vermiştir.

  


Sonuç olarak; beklenen bu faydalar ışığında değerlendirildiğinde Beşinci İzmir Arsıulusal Panayırı ulusal ekonominin gelişmesi noktasında önemli bir rol oynamıştır. Türk ekonomisini meydana getiren tüm unsurlar İzmir panayırında temsil edilmiş dünya kamuoyuna sunulmuştur. On iki yıllık genç cumhuriyetin nasıl sağlam ekonomik unsurlar temelinde şekillendiği panayır süresince gözler önüne serilmiştir. Panayırın bir başka önemi de sadece ekonomi alanında değil, halkı birlik ve beraberliğe sevk eden eğlence alanında da etkili olmasıdır.

Panayırın modernleşen Türkiye için örnek teşkil etme noktasında da büyük bir önem taşıdığı aşikardır. Tüm dünyaya sadece on iki yıl önce yanmış haldeki bir şehrin nasıl yeniden inşa edildiği, ticari anlamda canlı bir hale getirildiği gösterilmiştir. Gece yarılarına kadar kadın erkek, köylü şehirli her kesimden her yaştan insan panayırın asfalt döşenmiş yollarında, ışıklarla renklendirilmiş havuz kenarlarında, modern müziklerin yükseldiği gazinosunda, son teknoloji ile panayırın her alanında duyulan radyo seslerini dinleyerek, gezmek eğlenmek fırsatını bulmuştur. Yerli yabancı pek çok gözlemcinin dikkatini çeken en önemli noktalardan biri şüphesiz ki “İzmir’in Anadolu’nun kıyısında aydınlık, artistik ve bilhassa muvmanlı, canlı, heyecanlı bir Avrupa manzarası” arz etmesidir.

 

Beşinci Arsılulusal Panayır’ı bir önceki seneye göre çok daha geniş bir alanda düzenlenmiş olmasına rağmen, giderek artan ilgi ve katılan kurum ve firma sayısının her yıl artması ile birlikte çok daha geniş bir alan ihtiyacı ortaya çıkmıştı. İzmir şehir merkezinde harabe şeklinde bulunan yangın yeri dönemin İzmir Belediye Başkanı Behçet Salih (Uz) Bey’in öncülüğünde, büyük bir azim ve çabayla düzenlenecekti. Halkın sağlık, spor, kültür ve eğlence ihtiyaçlarını karşılamak üzere, yeşillik alanları, tiyatroları, müzeleri, meydanları ve göletleriyle, modern bir anlayış altında yaklaşık 360 bin metrekarelik bir alan “Kültürpark” olarak planlanmış ve şehre kazandırılmıştı. Belediye Başkanı Behçet Salih Bey, ortaya konulan çabayı şöyle tarif ediyordu: “Çok büyük bir çalışma temposu içinde, sekiz saatlik üç vardiya ile günde yirmi dört saat devamlı surette iş gören bir ekip vardı orada… Böylelikle 1936 senesine İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışını yetiştirebilmek büyük bir muvaffakiyet oldu.” Kültürpark, 1936 yılında altıncısı düzenlenen Arsıulusal İzmir Fuarı ile birlikte, sonraki yıllarda düzenlenecek olan fuarlara ev sahipliği yapacaktı.

 

                          1936 Altıncı Arsıulusal İzmir Fuarı şimdiki Fuar alanında

Altıncı Arsıulusal İzmir Fuarı, 1 Eylül 1936 tarihinde Başbakan İsmet İnönü tarafından açıldı. Geçmiş yıllarda olduğu gibi Sümerbank, Tariş, Türkiye Şeker Fabrikaları, Türkiye Şişe ve Cam Fabrikası, Devlet Demiryolları, Türkiye İş Bankası başta olmak üzere pek çok kurum ve kuruluşun içinde yer aldığı fuara, 93’ü yabancı toplam 514 firma katılım göstermişti. Sovyet Rusya, Yunanistan ve Mısır devletleri fuara katılan yabancı devletlerdi. 22 Eylül tarihine kadar açık kalan fuar, 3.210’u yabancı ülkelerden, 143.588’i de yurdun çeşitli kentlerinden gelmiş olan toplam 361.527 kişi tarafından ziyaret edilmişti. Fuarın yarattığı ticari ve sosyal canlılık yanında, elde edilen yaklaşık 2,5 milyon liralık gelir sayesinde İzmir’in önemli alt ve üst yapı sorunları çözüme kavuşmuştu.

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar