Eğitim Üzerine Filmler

 

Eğitimle ilgili filmler, öğrenci ve öğretmen gibi eğitim-öğretim süreçlerine dâhil olan birçok kişiye hitap eder. Bazıları eğitim sistemini sorgulatırken bazıları hayat ile ilgili ders verir. Bu filmler birçoğumuzu okul sıralarına geri döndürür. Sistemi sorgulatır

Hayatımızı şekillendiren arkadaşlar, anılar edindiğimiz okuldan mezun olduğumuzda, üzerinden yıllar geçse de o ortamı zaman zaman özleriz. Bu kadar çok şey yaşadığımız böyle bir ortamdan birbirinden ilginç filmlik hikâyelerimiz de vardır.

Okul kimine göre sıkıcı, sınavlar, öğretmenlerin olduğu bir yer; kimine göre ise gırgır’ın, şamatanın, arkadaşlık ve dostluğun olduğu bir yer. Okul temalı filmlerde yaşımız kaç olursa olsun bizleri etkilemeye devam eder, her bir anıyla unutulmaz günlerini anımsamamıza yardımcı olur.

Bu akşam okullara tatile girmişken sizleri seçtiğim bazı filmlerle okul sıralarınıza götürmek istedim.

Mutlaka sizlerin de bu listeye ekleteceğiniz filmler olacaktır.

1 -Sevgili Öğretmenim / To Sir, with Love (1967)

 

 

Asıl mesleği olan mühendislikle ilgili bir iş bulamayan Mark Thackeray (Sidney Poitier) mecburiyet karşısında Londra'nın kenar mahallelerinden birindeki bir lisede öğretmen olarak işe başlar. Bu genç, deneyimsiz üstelik de siyahi olan yeni öğretmenle, her biri başka okullardan kovularak buraya gelmiş disiplinsiz öğrenciler arasında beklenen sürtüşme başlar. İdealist öğretmen Thackeray zor yolu seçererek, çekip gitmek yerine öğrencilerin sorunlarına eğilerek onlarla arkadaş olmayı dener. Bu mücadelesinde meslektaşlarından Gillian Blanchard (Suzy Kendall) onu yalnız bırakmaz.


 

Sevgili Öğretmenim E. R. Braithwaite'in aynı adlı romanından uyarlama. Her öğretmenin mutlaka okuması gereken kitaba sadık kalınarak gerçekleştirilen uyarlamada öğretmenimiz II. Dünya Savaşında ülkesi için canını ortaya koymuştur. Savaş sonunda gerekli niteliklere sahip olduğu halde renginden ötürü mühendis olarak bir türlü iş bulamamıştır ve öğretmenlik onun için ilk etapta karnını doyuracak bir "iş"tir sadece ama karşılaştığı öğrenci yapısı geleneksel yöntemlerle ders anlatılamayacağını anlayarak farklı tarzlar geliştirme peşine düşmüştür. Aslında bu tarz filmleri izleyen ve konuya vakıf olan bizim öğretmenlerimiz “acaba böylesi yaklaşım ve çabalarla Türkiye'nin sorunlu coğrafyalarında, varoşlarda öğretmenlik yapmak mümkün müdür?” Sorusunu bence kendine soruyordur. Kitabı okuyan ya da filmi izleyenlerin dikkatini çekecektir. Öğretmenimiz ders kitaplarını bir kenara bırakarak öğrencilerin sözel ve yazınsal çözümleme becerilerini geliştirmeye çalışır. Son yıllarda ders kitaplarının ücretsiz dağıtıldığı ve öğretmenin ders kitabı seçme özgürlüğünün elinden alındığı bir ülkede aslında böyle bir şeye kalkışmanız bile suç kabul edilebilir. Her ne kadar “büyükleriniz” bize “değiştir, yeniden uyarla, yeniden yarat” gibi kulağa hoş gelen şeyler söylese de …

2- İTakhté Siah (Blackboards)

Öğretmenlerin İran-Irak Savaşı sırasında sınırda hayat mücadelesi veren kişilere zorluklar içinde ders anlatmasını ele alıyor. Bu ödüllü filmde öğretmenler, sırtlarında kara tahta taşıyarak farklı yerleri ziyaret ediyor ve öğrencilere ders anlatıyor. Oldukça etkileyici olan film, eğitim ile ilgili filmler arasında dikkat çeken yapımlardan biri. Kara Tahtaları sırtlarına alıp yola koyulan öğretmenler savaşın yıkıp geçtiği bir ülkede aydınlık saçmaya devam ediyorlar. Dram dolu senaryosuyla dikkat çeken film sayesinde eğitim öğretimin önemini ve eğitimciliğin nasıl olacağını görmekteyiz.

Öğretmenlerin sırtlarında taşıdıkları kara tahtaların tek işlevi, öğrenciler ders verilirken ortaya çıkmıyor. Bu kara tahtalar, aynı zamanda birer kalkan ve sığınak görevi de üstleniyor zorlu coğrafyada.

 

Film hem derin bir duygusallık hem de bir devlet daha doğrusu düzen eleştirisi hem de inanılmaz zor koşullardaki buruk bir evliliği içinde barındırır. ''Kara'' tahta, kullanılan güzel bir sembol. Aslında bu filmde, herkesin sırtında taşıdığı bir kara tahtası var.


 

3- Detachment (Kopma)

Başrolünde Adrien Brody’nin rol aldığı Detachment filmi öğrenci, öğretmen ekseninde geçen mükemmel bir hikayeyi konu edinmiştir. Gittiği her okulda kısa süre duran ve öğrencileriyle duygusal bir bağ kuracak kadar zaman bulamayan öğretmen Henry Barthes her zaman sevilen biri olmuştur. Son gittiği okulda ise bu zamana kadar görmediği bir şey keşfeder. Bu okuldaki öğrenciler ve öğretmenler son derece içine kapanık ve toplumdan adeta uzakta yaşamaktadırlar.

   

Albert Camus alıntısıyla başlayan film Poe’nun hikayesinden şöyle bir kesitle süsleniyor da aynı zamanda. "o yıl güz mevsiminde sıkıcı, kasvetli ve sessiz günde, bulutlar bunaltıcı şekilde yere yakın halde havada süzülürken, at sırtında tek başıma, tuhaf bir şekilde hüzün veren kırsal alanda ilerliyordum.
nihayet akşam karanlığı çöktüğü sırada usher’ın evi’nin hüzünlü manzarasıyla karşılaştım.
nasıl göründüğünü biliyordum.
ama yine de binaya ilk baktığımda ruhumu dayanılmaz bir sıkıntı sardı.
malikanenin basit manzarasına, çıplak duvarlarına ve çürümüş ağaçların beyaz gövdelerine baktım.
tam bir ruh buhranı içinde kalbimde bir soğukluk, bir çöküş, bir tiksinti hissettim." 

 


 

Her şeyi eleştiren film. Eğitim sistemini, kapitalizmi, toplumu, günümüzdeki aile yapılarını, gençlerin durumunu, ön yargıyı ve sayamadığım bir çok olumsuz şeyi. Film tamamen trajik bir şekilde başlıyor ve bitiyor. Hiç bir zaman umutlanmanıza izin vermiyor. Tam bir şeyler iyi olacak derken, başka problemler çıkıyor. Kimse, hayatını, yaşadıklarını seçemiyor. İnsanlar bir hayatın içine düşüyor ve bunu etkileriyle yaşamak zorunda kalıyor. Sistemi, hayatı çözmüş farkındalık sahibi birisi olsanız bile yaşadıklarınız sizin bu konuda etkin olmanızı engelliyor, elden bir şey gelmiyor. Hayat mücadelesi aslında psikolojik bir savaş. Bu savaşı gerçekten kazanabilirsiniz yada kendinizi kandırabilirsiniz.

Umutsuzluk açısından hayatta yalnız değildir ama bu karamsar dünyada hala sevilebilecek şeyler de vardır...

Biraz karamsarlıktan sıyrılalım.

4 - New York Sahne Sanatları Lisesine giden dört gencin mezun oluncaya kadar yaşadıklarını anlatan Gençlik, Müzikal, Dans ve Dram türündeki 1980 ABD yapımı film “Fame”. 

 

Alan Parker’ın yönettiği film New York Performans Sanatları Okuluna yeni katılmış umut dolu genç öğrencilerin, eğlence dünyasında kendilerine bir yer sağlamaya çalışırken nelere katlandıklarını anlatır. Ancak aynı zamanda çok da eğlencelidir. Parker bu zahmetli eğitimden, yer yer trajik olaylardan unutulmaz sahneler çıkarır. New York taksilerinin tepelerindeki müthiş dans, bir “jam sessiona” dönüşen yemek molası gibi. Başarıya ulaşan karakterlere hayran kalmaktan da kendinizi alamazsınız. Altı dalda akademi ödülüne aday gösterilen film en iyi şarkı ve en iyi beste ödüllerine sahip.


5 - Sırada beni oldukça etkileyen hatta sınav sorularıma giren bir Türk filmi var sırada;  Son Ders: Aşk ve Üniversite. Film bir yandan 80’lerin siyasi atmosferini günümüze entegre ederken, bir yandan da üniversite öğrencilerinin aşk, arkadaşlık ve tabii ki eğlence gibi gündelik alışkanlıklarını önümüze getiriyor. Rahmetli Ferhan Şensoy’un başrolde olup, Kaan Urgancıoğlu, Ekin Türkmen ve Durul Bazan ustaya enerjileriyle eşlik ediyor. Hayatta söylemek istediklerini, duygularını, sevdiğini söylemeyi erteleme. Çünkü hayat planladığın gibi gitmeyebilir, yarın hiç olmayabilir.

 

 Yurt dışından gelen bir Türk öğretim görevlisinin üniversiteli gençlere öğretecekleri, okuldaki müfredatla sınırlı kalmayacaktır. Oysa iddiasızdır bu yeni hoca; “İlk dersimiz kimsenin buradan alınacak derse ihtiyacı olmadığı” diye başlar. Ancak öğrencilerin ve özellikle de bir tanesinin onu fark etmesi ile bambaşka bir dünya açılır önlerinde.


 

6 - Hint yapımı olan 3 Idiots filmi, ezberci eğitim sistemini eleştirdiği için eğitim ile ilgili filmler arasında ilk akla gelen yapım. Filmde Hindistan'ın mühendislik alanındaki en iyi okulunda öğrenim gören Rancho, Farhan ve Raju adlı üç arkadaşın başından geçenler ele alınıyor. Farhan, mühendislik bölümünü ailesi istediği için; Raju, ailesini fakirlikten kurtarmak için seçmiştir ancak Rancho, gerçekten tutku duyduğu bir bölüm olduğu için mühendislik okumayı tercih etmiştir. 3 Idiots filmi, bu karakterler üzerinden sistem eleştirisi yapıyor ve aynı zamanda dostluğa, sevgiye vurgu yapıyor bu yüzden en iyi eğitici filmler arasında gösteriliyor.

 

Chetan Bhagat’ın "Five Point Someone" kitabından uyarlanmış. Bizdeki eğitim sorunlarını farklı kültür altında, farklı bir üslupla görüyoruz. Köyün bekçisi bütün gece "ol iz vel" derdi ve bizde rahatça uyurduk. Birgün bir eve hırsız girdi ve bizde öğrendik ki bekçi aslında körmüş.O gün bu kalbin ne kadar kolay korkabildiğini öğrendim. Kandırmanız gerekiyor. Filmi izlerseniz sorun ne kadar büyük olursa olsun "ol iz vel" diyeceksiniz..

 

7 – Whiplash
Etkileyici sahneleriyle dikkat çeken bir yapım.  Whiplash, küçük yaşlardan itibaren bateri çalan ve bu alanda profesyonelleşmek isteyen Andrew adlı bir gencin, sert mizacıyla tanınan Terence Fletcher adlı bir öğretmenden aldığı dersler sonucunda kat ettiği yolu anlatıyor. Eğitici filmler arasında bulunan Whiplash, başarı ve azim ile ilgili önemli mesajlar veriyor.

 

Damien Chazellein  Sundancete hem İzleyici Ödülünü hem de Büyük Jüri Ödülünü kazanan filmde  az oyuncu, az mekanla ve böyle bir senaryo ile bu kadar güzel, akıcı ve özellikle gerilimi de çok iyi yakalayan bir yapım olmuş. Film kendi temposuna sizi de içine çekiyor ve sizde o temponun akışına bırakırsanız zevk alıyorsunuz. Filmin son sahnesindeki "İstanbul" detayı güzeldir.

 


Caz tutkusunun ve müzisyenliğin müşkülpesentliğinin nedenini bayağı iyi öğreten, hırsın başarının katili olabileceğini ama azmin elinden de hiçbir şeyin kurtulamayacağını anlatan bu filmin son sahnesine gidelim

 

8- Good Will Hunting; “Can Dostum” şeklinde Türkçeye tercüme edilen film, eğitici filmler ve öğretici filmler listemizin son yapımı. Eğitim filmleri deyince akla ilk gelen örneklerden biri olan Good Will Hunting, MIT’de temizlikçi olarak çalışan ve bir matematik dehası olan Will Hunting’in bir profesör tarafından keşfedilmesini ve hayatının değişmesini anlatıyor. Klasikleşmiş filmlerden biri olan Good Will Hunting, eğitim ile ilgili filmler deyince akla gelen önemli yapımlar arasında bulunuyor.

Nobel ödüllü profesörlerin bile çözmekte zorlanacakları problemleri kolayca çözen Will ise çıkardığı bar kavgası sonrası çarptırıldığı hapis cezasından kurtulabilmek için profesör McGuire’a ihtiyaç duymaktadır.
 
 
 

Oscar ödüllerinde 9 dalda adaylığa layık görülmüş olan Can Dostum, Robin Williams ile "en iyi yardımcı erkek oyuncu" ödülü ve senaryosu ile de "en iyi özgün senaryo" ödüllerini kazanmıştı.

  

Senaryo, replikler ve oyunculuklar şahane. 

"Kim olduğunu anlatmak istemezsen, sırf kitap okudum diye, seni anlayamam."

''sen mükemmel değilsin evlat,
tanıştığın kız da mükemmel değil ama asıl soru şu:
Siz ikiniz birbiriniz için mükemmel misiniz?
Dünyanın bütün bilgilerine sahip olabilirsin ama bu sorunun cevabını denemeden bulamazsın.''

9 - The Breakfast Club

Amerikan lise hayatından beş ayrı klişe karakter kendilerini, cezalı oldukları cumartesi gününü okul kütüphanesinde geçirmek üzere bir arada bulurlar: bir sarışın, bir anarşist, bir inek, bir sporcu ve bir entel! Disiplin delisi lise müdürünün manasız testosteron gösterileri karşısında hem kendi kendilerini, hem de ne çok ortak yönleri olduğunu keşfedecekleri bir güne dönüşecektir.

 

Yetişkin aklı ve teenage yüreğini tek potada eritmeyi bilen John Hughes, hiç şüphesiz bir kuşağa, 80’li yılların en iyi gençlik filmlerini armağan etti. Sixteen Candles ve Pretty in Pink bir yana, Kahvaltı Kulübü’nün üstadın en iyi işi olduğunu teslim etmek lazım. Gerçek bir kült!


 

Film izlemiyorsunuz bir grup gençle resmen dertleşiyorsunuz. Film boyu aralarında dolanıyorsunuz. Çocuk yetiştirmekte sıkıntılı aileler, lise zorbalığı. Ergenlik muazzam bir dönem ve ya batırıyoruz ya mükemmel hale getiriyoruz ama ne yaparsak yapalım bir şey çıkıyor.  İçinizde patlayan gençlik duyguları çok güzel anlatılmış. Filmden sonra hiç tanımadığınız insanlarla böyle bir gün geçirsem ve ne var ne yok anlatsam diye düşünmeye başlayabilirsiniz.

10 - Mr. Holland’s Opus

Öğrenmenin ve öğretmenin kutsallığını ele alan Mr. Holland’s Opus filmi, eğitici filmler ve eğitimle ilgili filmler arasında bulunan bir diğer yapım. Mr. Holland’s Opus filmi, para kazanmak için bir lisede çalışmaya başlayan ve öğrencilerin hayatını değiştirmeye başlayan bir öğretmeni anlatıyor. Geçici olarak müzik öğretmenliği yapmaya başlayan bu kişi, öğrencileri etkilemekle kalmıyor kendisi de onlardan ilham alır hale geliyor.

 

Ritm duygunuz olmadan davul çaldığınızı, ya da aşık olur gibi şarkı söylediğinizi hayal edin. Bazen öğretmenler öğrencilerinde farkında olmadıkları yetenekleri keşfederler.. Bazen Bay Holland gibi birisi çıkar ve hayatınıza girer. Akademi Ödüllü Richard Dreyfuss’un Oscar’a aday gösterildiği rolü "beyazperdedeki en inandırıcı değişim hikayelerinden birisi" (USA Today), ve aralarında Akademi Ödülü sahibi Olympia Dukakis ve Oscar adayı William H. Marcy bulunan "hatasız oynayan yardımcı oyuncular var" . Glenn Holland (Dreyfuss), en çılgın hayallerinde bile gençlere müzik öğretmeninin yeteneğini boşa harcamaktan farklı birşeye dönüşebileceğini düşünemezdi. Ama genç bestekar ailesini destekleyebilmek için bir muhteşem eser yapmaya karar verince, ilham verdiği öğrencilerin onda yarattığı etkiyi farkeder... ve onların senfonisinin notalarını oluşturduğunu anlar. “Hayatımızı değiştiren o ender rastlanan, yetenekli öğretmenlere bir adak" (San Francisco Chronicle)

 

Bir öğretmenin iki işi vardır. Genç beyinleri bilgiyle doldurmak, evet. Ama daha önemlisi onlara birer pusula vermektir. Ki böylece bilgi çöpe gitmesin. Bir Öğretmen, Öğrencilerine Pusula Verebilmelidir!

Gerek bir öğretmenin değerini anlatmasıyla, gerek her dönem geçişlerinde kültürel değişimi anlatmasıyla, gerek ara sahnelerde Amerika’da gerçekleşen olayların yansıtılmasıyla, her konuda başarılı bir film.

Tüm bunların yanında bir baba ve aile figürünü de aynı başarıda yansıtmaktadır. Bir kimsenin en sevdiği hobisini oğluyla paylaşamamasının verdiği yıkımla, sonrasında bunla barışmanın getirdiği huzur da çok güzel işlenmiş durumda.


 

11- Dead Poets Society, eğitimle ilgili filmler listesinin klasik. Muhafazakâr bir yatılı okulda kalıplaşmış düşüncelerden uzak eğitim metoduyla öğrencilere keyifli bir eğitim süreci sunan John Keating adlı bir öğretmeni anlatıyor. Eğitim ile ilgili filmler arasında bulunan filmde, John Keating’in yöntemleri okul yönetimi tarafından onaylanmayınca Keating işini kaybetme tehlikesi yaşıyor. Ancak öğrenciler hayatlarını değiştiren bu öğretmenin gitmemesi için harekete geçiyor. Film, etkileyici ve ders niteliğindeki birçok sahnesi ile eğitici filmler listesinin ilk sıralarında bulunuyor.  En İyi Özgün Senaryo dalında Akademik ödül alan film

 

Carpe diem romantizmi ve verdiği tüm diğer mesajlar ile tüm ruhları belli bir ideal uğruna, ödün vermez bir disiplinle, hem aileleri hem de okul yönetimi tarafından sömürülmüş çocuklara yaşamın aslında bir düz yazı değil, şiir olduğunu göstermeye çalışan bir öğretmen. Onlara şiirin edebiyat kitaplarında yazan tanımlar değil sevdiğiniz bir kadının gözlerinin içine bakarken söyleyeceğiniz sözler olduğunu öğreten bir öğretmen. Filmde şiirle sembolize edilen aslında şiirin kendisi değil, çağrıştırdığı o anlam dünyası: özgürlük, coşku, yaşama isteği, aşk.

 




12 – Son olarak tabi ki Hababam Sınıfı Serisi.  Hepimizin bildiği üzere; öğrencilik hayatları haylazlık ve tembellik üzerine kurulu olan bir sınıf dolusu matrak öğrencinin, Özel Çamlıca Lisesi’nde yaşadığı yer yer eğlenceli, yer yer de dokunaklı öyküleri anlatan film, Hababam Sınıfı serisinin ilk filmidir. Keskin zekaları sayesinde tüm öğretmenlerini avuçlarında oynatıp okul düzeni ve eğitim sistemini alaşağı eden bu birbirinden renkli karakterdeki öğrenciler hem okulun hem de sinemamızın en yaramaz sınıfı olma özelliğinde. Ancak bu hükümdarlık okula atanan yeni müdür muavinin gelişiyle sarsıldığında, Hababam Sınıfı daha önce hiç karşılaşmadığı türden bir disiplin anlayışına ve zekâya sahip olan Mahmut Hoca tarafından unutulmaz derslere tabi tutulur.

 

Bir daha hiçbir filmde böyle büyük bir kadroyu göreceğimizden eminim, hepsinin önünde saygıyla eğilmeliyiz, bin kere izlesem yine de bıkmayacağım bir film.. Kimi zaman içinizi kıpır kıpır eden, kimi zaman da içinizi burkan müziği içinde Melih Kibar'a binlerce kez teşekkürler..

 

Hababam Sınıfı efsanesini yaratan unsurlar; Münir Özkul, Adile Naşit, Kemal Sunal, Tarık Akan, Şener Şen, Halit Akçatepe, Ayşen Gruda gibi ustaların yanı sıra amatör bazı oyuncuların (Ahmet Arıman, Cem Gürdap, Feridun Şavlı) varlığı ile de renklenen güçlü oyuncu kadrosu.

Hababam’ı Hababam yapan en önemli faktör, kuşkusuz Kemal Sunal’dır. Bütün Hababam’cılar kabul edecektir ki Sunal’sız Hababam olmaz, olsa da tadı tuzu olmaz. Ana kadrodan herhangi bir oyuncunun eksikliği, o kadar da hissedilmez. Örneğin, Tarık Akan üçüncü ve dördüncü filmlerde yoktur. Halit Akçatepe’de dördüncü filmde rol almamıştır. Ancak, Sunal’ın varlığı diğerlerini nispeten önemsiz kılmaktadır. Nitekim Sunal’ın son kez İnek Şaban’ı canlandırdığı “Hababam Sınıfı Tatilde” filminden sonraki Hababam filmleri, ilk dört filmin havasını asla yakalayamamıştır. Sunal’ın yerine ikame edilen İlyas Salman, İnek Şaban’ın yokluğunun yarattığı boşluğu dolduramamıştır. Bu arada, son yıllarda Hababam Sınıfı adı altında çekilen ucubeleri söz konusu bile etmiyorum.

 

Öğretme ve öğrenme evrensel bir uğraştır. Öğretmen olmak kolay bir iş değildir idealist olmanın yanında büyük fedakârlıklarda gerektirir. Herkes hayatta birbirine bir şeyler öğretir.


Yorumlar

Popüler Yayınlar