EKİNOKS

21 Mart *



Hem Ekinoks, hem Nevruz Bayramı ve hem de güneşin Koç Burcu dönencesine giriş yaptığı gün.

Bahar demek umut demek, yeni başlangıçlar demek, renkler demek, çiçekler, kelebekler demek, güneş ışığı demek, yeniden merhaba demek, yeniden canlanmak demek

Bahar şarkılarından en güzellerinden biri Ayşe Kulin’in sözlerinin üzerine Candan Erçetin tarafından bestelenmiş



Ekinoks kelimesinin kökeni lâtince olup, aekinochium / aequus, yani ‘’eşit’’ ile, nox / noct, yani ‘’gece’’ kelimelerinin birleşiminden türemiş olup, anlam olarak da, gün - tün (gündüz – gece) eşitliğini ifade etmektedir.

Bu yılın ilkbahar ekinoksu hava durumu açısından kış gibi görünse de günler uzadı ve çok yakında güneşin sıcaklığı toprağı da kalpleri de neşelendirecek.

Teknik olarak da 21 Mart ilkbahar ekinoksu, güneş ışınlarının ekvatora 90 derecelik açı ile tam dik olarak gelmesi sonucu, bu bölgede gölge boyunun sıfır olması, gece ile gündüzün de  eşit olması durumudur.


ABD Ulusal Hava Durumu Servisi aslında Ekinoksta, ekinoksun birkaç gün öncesinde ve sonrasında gündüz uzunluğu, ekvatorda 12 saat 6.5 dakika, 30 derece enlemde 12 saat 8 dakika ve 60 derece enlemde 12 saat 16 dakika olarak değişiklik gösterdiğini söyler.

İnsanlar güneşin hareketlerini binlerce yıldır gözlemliyorlar ve genellikle ekinoksları kültürel ve dini geleneklerine dahil ediyorlar. Birçok antik uygarlık için Güneş’in hareketleri sadece mevsimlerin başlangıcı değil, aynı zamanda ürünlerin hasat edileceğini de gösteriyordu.

Ekinoks olayının yarattığı sonuçlar, tarihsel süreçte mitolojik anlamlar da almıştır. Kış ve yaz gündönümleri de mitolojik anlamlar almıştır. Bunlardan biri de Latin mitolojisinde kış gündönümü için Oğlak tanımlamasının “Tanrıların Kapısı” olarak kabul edilmesidir. Aynı inanışta bu durum güneşin yükselişinden ve büyümesinden dolayı gücü simgeler. Latincede kapı anlamına gelen Janua’dan türeyerek kapıların bekçisi olarak o zamanın yöneticisi Janus, adını buradan almış ve elinde bulunan iki anahtarla gündönümlerinin kapılarını açar. Buna göre kış gündönümünde altın, yaz Gündönümünde de gümüş anahtar kullanır.

Aslında gündönümlerinin ortaklaştığı iki ana durum var. Bunlardan biri yeni bir başlangıcı ifade etmeleri, diğer de dünyada ve hayatta var olan ikilikleri simgelemeleri. Yeni bir mevsimin başlangıcını haber vermeleri, sürekli yenilenme döngüsünü işaret eder. Her kurulan yeni bir düzenin bir başka yenilikle yıkılması değildir aslında buradaki yenilenme, döngüsel bir yeniliktir ve eskinin birikimiyle beraber bir değişimi çağrıştırır. Evet, hayat bir döngü içinde sürekli değişir, yenilenir. Ekinokslar da bu şekilde tüm canlıları bu değişimlere hazırlar. Bir başka tarafı ise ikilikler; yani gece- gündüz, aydınlık – karanlıktır. Biri olmadan diğerinin varlığı ve tarifini imkansız olduğu sonsuz ikiliklerin en keskinidir gece ve gündüz. Bu da hayatın bir denge meselesi olduğunu sürekli bir devinim halinde dengeyi bulma mücadelesinin yaşandığını, bazı zamanlarda tam denge hali oluşsa da deviniminin sürmesi için yeniden bozulan dengeyi ve vazgeçilemez ikilikleri gösterir. Gündüz-gece, kadın-erkek, yin-yang… Ekinokslar, felsefi olarak dengeyi, ikiliği, devinimi, döngüyü ve yeniliği anlatır.

Sırada 1974 yılına ait şarkının orijinal adı Chante avec l'amour olup, 1971 yılında Julie Bergen tarafından seslendirilen bizde Türkçe sözleri Çiğdem Talu’ya ait Yeliz’den Hoş geldin bahar


Ekinoks kutlamaları eski göçebe Türk toplumunda Orta Asya’dan beri süregelen bir gelenektir ve hepimizin yakından bildiği gibi “Nevruz” adı altında çeşitli törenler ve şenlikler düzenlenir.


“Nevruz” , “yeni gün” anlamına gelir ve eski takvimlerde yılbaşı olarak görülür, ayrıca bugün güneş  zodyak kuşağının ilk burcu olan “koç” burcuna girer. Bazı araştırmacılarca “nevruz” kutlamalarının başlangıcı “Zerdüştlük”e atfedilse de -muhtemelern ateş sembolüne olan yakıştırmadan dolayı- , aslen Orta Asya’nın çok daha eskiye dayanan şamanik ve animistik sisteminde de ekinoks tarihlerinin önemli olduğunu görürüz.

Doğanın ve toprağın canlanışı üzerinden ekinoks tarihi ayrıca bir bereket festivalidir ve ateş burada “yaşam özü” olarak da ele alınabilir. Örneğin Anadolu’daki Kibele/”Matar Kubileya” kültünde, -tanrıçanın rahiplerine “Attis” sanı verilir- daha sonra Roma’da yaygınlaşıp “Kibele ve Attis”e dönüşecek şenlik ilkbahar ekinoksunda kutlanır, ateşler tanrıçanın kutsal alanında -bugün Vatikan’ın olduğu yer-  yakılırdı, anlamı da yine bereket ve yaşamın çoğalışı üzerineydi.

Akdeniz ve Avrupa geleneklerine bakıldığında da durumun farklı olmadığını görürüz. Günümüzde, Hristiyanlığın kabul ettiği bir yortu olan paskalya (easter) -ekinoks sonrası dolunayın arkasından gelen ilk pazar- ve katolik kilisesince ayinler arasında sayılarak 25 martta kutlanan “Meryem’e Muştulama” -Meryem’e Cebrail tarafından “kutsal çocuğa” gebe olduğunun bildirilmesi- seremonilerinin ardında ekinoksta kutlanan pagan şenlikler vardır.

Pagan  inancın mitlerine göre, 21 mart ekinoks tarihinde tanrıça oğul-sevgili (son-lover) olan ardılı eril tanrıyla birleşir ve doğa canlanır, bereket ve yaşam gelir. Bundan “dokuz ay” sonrasına denk gelen 21 aralıkta tanrıçanın rahminden bu oğul ve sevgili olan tanrıyla birleşmesinden oluşan -daha öncesinde ölerek yeraltına inen- yeni tanrı-oğul doğar.

Bahar ekinoksunu İran Yeni Yılı olarak bilinen seküler bir tatil olarak kutluyor. İran Yeni Yılı, İran takviminde Farvardin olarak bilinen ayın ilk gününü işaret ediyor. Çoğu zaman 13 gün süren bir kutlama ile insanlar bir şenlik ateşinin üzerinden atlayarak veya havai fişek yakarak baharın gelişini kutluyorlar.

Biraz ara. 1998 yılına gidiyoruz. Söz veMüzik Feyyaz Kuruş. Yorum tek şarkıyla çıkış yapan şarkıcılardan Nilüfer Örer’in  Mevsim Bahar’ı. Mary Jane’den dinliyoruz.


Japonya’da geleneksel olarak her iki ekinoks tarihi de ölen ataları ve sevdiklerini hatırlama ve onlara ibadet etme amacıyla bir günlük resmî tatildir.



Ziyaretlerde kabirlere çiçek sunmak, botamoçi tatlısını adak olarak sunmak gelenekseldir.

Ortak bir etkinlik ise hanami'dir. Mart ve Nisan ayını 'hanami' ile yani yeni çiçek açmış sakura ağaçlarının altında piknik yaparak geçirmek çok yaygındır. İnsanların doğaya duydukları saygıyı sundukları bir gündür.

 



Mart sonu ve Nisan başında Sakura yani kiraz çiçekleri zamanı Japonya’da büyüleyici manzaralarla karşılaşırsınız. Tokyo ve Kyoto’nun parkları, bahçeleri, nehir kenarları ve tapınaklarında dizi dizi sıralanmış kiraz ağaçları, bizleri göz kamaştırıcı pembe ve beyaz çiçekleri ile masalsı bir dünyaya taşır.


 

Ekinoksları belirten birçok tarihi anıt da bulunmaktadır. Örneğin, Kamboçya’da bir Hindu tapınağı olan Angkor Vat’ta ekinoks sırasında Güneş, tapınağın merkezine tam dik olarak gelir. Milattan sonra 1113 ile 1150 arasında inşa edilen tapınak, Dünya’nın en büyük dini anıtıdır. Bilim insanları 1976’da Science dergisinde, tapınağın mimarisi ile gök olayları arasındaki astronomik bağlantı hakkında bir açıklama yayınladılar.



Ayrıca, Meksika’daki Chichén Itzá veya diğer adıyla El Castillo olarak bilinen Maya tapınağı, yılan tanrısına adanmıştır. Ekinoks sırasında bir ışık hilesi, bir yılanın tapınağın yanından aşağıya, yeraltı dünyasına doğru ilerliyormuş gibi görünmesini sağlar. 2018’te Journal of Archaeological Science'da yayımlanan bir araştırmaya göre, bu tapınak 8. ve 12. yüzyıllar arasında inşa edilmiştir.




Biraz müzik. Sırada The Beatles’ın Abbey Road albümünden Here Comes the Sun var. George Harrison, Eric Clapton'un bahçesinde yine onun gitarıyla yazmış.

 



Ve Bernard Williams şöyle der  “Tanrı’nın umudu yarattığı gün, muhtemelen Bahar’ı da yarattığı gündü.”

2003'de hayatını kaybeden, çağımızın büyük analitik filozoflarından Williams. 20 küsur yılını Cambridge'de felsefe profesörlüğü yaparak geçirdi.



Faydacı ve Kantçı akımlara ciddi eleştiriler getirdi. Descartes ve antik yunan felsefesi üzerinde çalışmalar yaptı. Asıl uzmanlık alanı etik olan filozof, günümüz ahlak felsefesinin sorunları yeterince ele almayarak özgün bir sıkıcılıktan başka bir şey olmadığını ifade etti.  Klasik ahlaki düşünceyi reddetmesinin nedeninin insan düşünesinin “kişisel bir kurum” olmasından kaynaklandığını belirtti ve Nietzsche'ye, yazdığı her sayfada alıntılama isteği duyacak kadar hayran olduğunu söyleyerek düşüncelerinin nasıl temellendiğini açıkladı. Self-interest davranışların ahlaka ters olmadığını, sadece içsel dayanaklara bağlı kalarak davranmak olduğunu açıkladı. “Ben başka biriysem, geleneksel ahlaki kurallara göre davranmam anlamsızdır”' sözüyle Kant'ın ahlaki prensiplerini reddedip insanın ''iç nedenler''inin önemini düşünce dünyasına kazandırdı.



Williams tüm iyilerin, erdemlerin, ideallerin uyumlu bir şekilde bir arada olabileceğine inanmaz. Yaşamda kayıpların olabileceğini kaçınılmaz görerek, kavramlara asılı bir şekilde uyumlu bir etik bütüne form vermemize şüpheyle yaklaşır, etik-teori karşıtı olarak ilerler. Felsefenin tutarlı, uyumlu bir sistem inşa etmesinden çok, insani gerçek yaşamın kaçınılmaz bir parçası olan olumsallığın hükmüne, örneğin talihin hükmüne dikkat eder ve yeterince sofistike bir psikolojiyle işbirliği yapan bir felsefe arayışındadır.

 

Evet; Hayatı sevmek için, insanları sevmek için önce kendimizi sevmemiz gerektiğini bunun bencillik olmadığını öğrenmek mutlu olmanın ilk basamağı değil midir?

Sorunlar listelerimiz yerine hayatın güzelliklerini bir bir sıralayan listelerimizi kıyaslayalım bakalım. Bizi sevenlerle bizden haz etmeyenleri de! Hangisi daha fazla? Peki ya seviliyor muyuz?


Düşünmek için biraz ara.

 

"April Come She Will", Simon & Garfunkel'in ikinci stüdyo albümleri Sounds of Silence'da (1966) yer alır. Central Park performansıyla

 



 

Ağaçlardan hayvanlara, tüm doğanın canlanmaya başlamasıyla birlikte bu canlanma insan ruhuna da yansır. Diğer her şeyin canlandığı ve yeniden yaşama döndüğü bu mevsimde insanın etkilenmemesinden söz edilemez. Artan sıcaklarla birlikte tüm doğada olduğu gibi biz insanlar da yavaş yavaş yuvalarımızdan çıkmaya ve doğaya dönmeye başlıyoruz. Baharla birlikte çiftçilik ve bahçecilik gibi fiziksel faaliyetler artıyor. Yeşille vakit geçiriyoruz, toprakla stresimizi atıyoruz. Bahar; fiziksel aktivite ve egzersizi arttırdığı için ruh hali üzerinde etkili oluyor. 2004’te Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada ılık bir bahar gününde en az 30 dakikasını dışarıda geçiren kişiler kendilerini daha mutlu hissetmişlerdir.

Yunan mitolojisinde Pandora, insanların başına bela olarak yaratılan meraklı bir kadındır. Zeus’un kendisine hediye olarak verdiği ve açmamasını tembihlediği kutuyu açar, kutunun içinde yer alan pişmanlık, öfke, kibir, keder, ıstırap, yalan, riya ve hastalıklar dünyaya yayılır.

Pandora son anda kutuyu kapatır ve “UMUT” içerde kalır. İnsan bazen düşünmeden edemiyor ya, bu kadar kötülüğün yanında umudun ne işi var diye?

İnsanca yaşayabilmek adına  tutunduğumuz en önemli değerlerden birisidir “umut.” Hayat yolunda gücümüzün tükenmemesi için dört elle sarıldığımız.

Neler demiş atalarımız;

Umutsuz yaşanmaz,

umut fakirin ekmeği,

umut varsa vur sırtıma dünyayı,

 umuda kelepçe vurulmaz.

Cicero’nun da dediği gibi  bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır” der.

 

Bahar’la beraber Umut’ta gelir.

“umut bin bir ayaklı,

umut güneşte saklı,

umut edenler haklı,

umut insanın hakkı”

                                    Nazım Hikmet

Her umutsuzluğun ardında yine bir umut saklıdır. Yazar “Sabaha çıkacağımızı bilmediğimiz halde, çalar saati kurup uyumaktır umut” der.

Umutsuz yaşanmaz sevgili dostlar, dünya var oldukça insanlık var oldukça umut hep var olacaktır. Çünkü umudunu kaybetmek demek, her şeyini kaybetmek demektir. Bazen sıcacık bir gülüşün ardındadır umut, çoğu zaman da dünyayı, insanlığı kurtaracak olgudur umut.

Burada “Ve kalplerimiz umutlu bir şarkı diyen” Whitney Houston'ın dördüncü albümü My Love Is Your Love'dan çıkan ve Prince of Egypt filminin müzikleri arasında yer alan “When You Belive” ile ara verelim. Mariah Carey ile Oscar ödüllü efsane düet.



Umut sözcüğü günlük dilde daha çok herhangi bir alandaki olumlu beklentileri ifade etmek amacı ile kullanılır. Umut, pozitif sonuç beklentisi ile ileriye dönük hedef koymayı ve bu hedeflere ulaşmak için alternatif yollar üretmeyi içermektedir. Bu hedefleri güçlüklere karşı devam ettirmek ise bireyin azim düzeyine bağlıdır.

Umut düzeyi yüksek olan kişiler alternatif stratejiler bulma ve alternatifleri çoğaltmakta daha başarılıdırlar. Ayrıca umutlu bireyler umutsuz olanlara göre bazı alanlarda Örneğin sportif başarı, akademik başarı, başa çıkma mekanizmaları gibi hedeflerine daha kararlı bir biçimde odaklanır ve kendilerine daha uzun sürede tamamlanan zor hedefler koyabilirler.

Umut düzeyi düşük kişiler ise temel hedefleri ayırt etmekte, belirlemede ve sürdürmede zorluk çekerler. Bu nedenle amaçlara ulaşmak için daha çok seçenek üretebildiklerini göstermiştir. Umut bireyin baş etmek zorunda kaldığı psikolojik veya fizyolojik engelleri aşmada önemli bir faktördür.

 

Bob Marley'in bize " Everything's Gonna Be Alright " diye güvence verdiği ünlü reggae şarkısı ile umudumuzu perçinleştiriyoruz. Ancak bu şarkı ile bir düzletme de yapalım. Şarkının adı bu değil.Three little birds” yani “Üç küçük kuş”. 1976 yılındaki 9.Albümü Exodus’un ikinci yüzünde yer alır. Bob Marley’den 5 Aralık’ta “Smile Jamaica” organizasyonunda ücretsiz bir açık hava konseri vererek şehre destek vermek ister. Ancak kimi kaynaklara göre konser tarihi yaklaştıkça CIA dahil çeşitli çevrelerden tehditler almaya başladı. Bir grup insan Bob Marley’i korumak için gönüllü olarak evininin önünde dururdu, ama 3 Aralık akşamı hepsi ortadan kayboldu. 18:30 civarında, arkadaşlarıyla, evinde prova arasındayken iki tane araba evin önünde durdu ve eve ateş açtı. 83 tane kurşun sıkıldı. Sevgilisi başından, menajeri beş yerinden vurulur. Bob Marley’in göğsünü sıyıran kurşun kolunu yaraladı ancak ölen olmadı. İki gece sonra Bob Marley korkuya boyun eğmeden, kendisine saldıranlara inat, “Smile Jamica” gösterisinde sahneye çıktı. Konserin sonunda gömleğini çıkarıp yaralarını gösterdi ve alaycı bir ifadeyle eli tabancalı bir adammış gibi poz verip gülerek sahneden indi. 

 


Sonuç olarak  "Hiçbir şey için endişelenmeyin (kim söylerse söylesin)" çünkü "her küçük şey yoluna girecek" diyor.



Bizden Orhan Veli’ye dönelim. Orhan Veli’nin “Baharın İlk Sabahları” nda şöyle diyor.

Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.

Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: ‘Sıkıntılar duradursun!’
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.

Usta şiirin ilk bölümünde yaşama olumlu yönden bakan bir insanın mutluluğu; ikinci bölümünde ise, ikinci kıtanın başlangıcından itibaren, yaşamın geçekleriyle karşı karşıya kalan bir insanın hüzünleri anlatılmış. Gerçekten hayatın dolu olduğu bu şiirde insanın her zaman bir çıkış yolu bulacağına işaret ediyor.

Bahar’la beraber kendimize yine kendimizin vereceği şansla umudumuzun beslediği mutluluklarımızı yakalayabiliriz. Sorun kendimizde, beynimizde ve ruhumuzda ise çözümde yine orada yatıyor! Bize düşen içimizdeki bize kulak verip önce onu dinlemekte.

Ülkece güzel günler göreceğimiz günlerin de başlangıcı olsun, herkesin içindeki umut filizleri çiçek açsın.

Bu gece son sözü Bernard Willams’a, son şarkıyı John Lennon’a bırakıp bana ayrılan süreyi sonlandırıyorum.

"Her gece güneşin doğuşuna, her sorun umuda yenilmeye mahkûmdur."



* (21 Mart 2024 Tarihli KLY Whatsapp Grubunda yapılmış yayındır)


Yorumlar

Popüler Yayınlar