KNİDOS’un AFRODİT’i
MÖ 4. Yüzyılın ortalarında Antik dünya artık sofizimden
etkilenmektedir. Reşadiye yarımadasında bulundukları kentin ötesine yeni bir
kent kurmakta olan Knidoslular yeni kente bir Aphordite heykeli yaptırmayı
planladılar. Dönemin ünlü heykeltıraşı Yunanlı Praksiteles’e yeni heykellerini
ısmarladılar. Atinalı heykeltıraş bir Kos’lulara diğerini Knidoslulara 2 heykel
yapar. Heykellerin biri örtülü diğeri yıkanmak üzere hamama giderken
soyunuktur. Koslular önce örtülüyü seçer, Knidoslular’a soyunuk olanı kalır. Ve
yıllar sonra soyunuk Aphrodithe daha çok ün kazanır. Herkes Knidos’a gelip
heykeli görmek ister.
Knidos Reşadiye yarımadasının en ucundadır. Datça’dan sonra
yaklaşık 1 saat 15 dakikalık bir yol daha yapmanız gerekiyor. Özellikle Yazıköy’den
sonra yol nispeten dar ve virajlı.
Knidos’a geldiğinizde güney ve kuzeyde iki liman sizi
karşılar. Güneydeki liman antik liman olup daha kuytudur. Strabon’nun
yazılarından 30 parça gemiyi aldığını ve ağzını savaş hallerinde demir zincirle
kapandığını yazar. Kuzey liman rüzgâra daha açıktır.
Örenyerindeki önemli yapılar ve alanlar Dor Tapınağı, Apollon Tapınağı
ve Sunağı, Yuvarlak Tapınak ve Sunağı, Meclis Binası, Korinth Tapınağı,
mevsimi ve zamanı gösteren güneş saati, Tiyatro, Dionysos Tapınağı ve
Stoası, Yamaç Evleri, Odeon, Demeter Kutsal Alanı, Nekropol ve Kap Krio
Yarımadası'dır.
Strabon, Knidos’u hem yeni gelişen ticaret yolunda bir liman, zengin doğal kaynaklar, şarapçılığı ile anlatır. Şarap hem keyif hem de sağlık için kullanıldığından bahseder. Kazı alanına girdiğinizde Dyonisos ve yılanlı tıbbi figürlere yan yana rastlamaktayız. Birbirini dik kesen sokakları, erken Roma devrine ait mozaiklerle kaplı evlere, taş temelli kerpiç Helenistik evlerden çıkan MÖ 2 ve 1. YY’dan kalma ilk Helenistik freskler buluntular arasındadır.
Strabon, Knidos’u hem yeni gelişen ticaret yolunda bir liman, zengin doğal kaynaklar, şarapçılığı ile anlatır. Şarap hem keyif hem de sağlık için kullanıldığından bahseder. Kazı alanına girdiğinizde Dyonisos ve yılanlı tıbbi figürlere yan yana rastlamaktayız. Birbirini dik kesen sokakları, erken Roma devrine ait mozaiklerle kaplı evlere, taş temelli kerpiç Helenistik evlerden çıkan MÖ 2 ve 1. YY’dan kalma ilk Helenistik freskler buluntular arasındadır.
Yine 18657’de ilk kazılara balayan Sir Ch. Newton, Demeter
heykelini British Museum’a götürmüştür. Demeter ve kızı Persephone’ye adanmış
tapınak, yine yeri hala netleşmemiş Aphrodite adanmış sütunlarla çevrili ünlü
tapınak akropolis’in eteklerinde yüksekçe bir noktadadır. Knidos Aphrodit’inin
Euploia ünvanı vardır. “İyi seferler” anlamına gelen bu unvan, tanrıçanın
limandan kalkan gemilere yol gösteren karakterini açıklamaktadır. Tapınak bu
nedenle tepede limana hakim bir noktaya yapıldığı ve tapınağın tam ortasında
heykelin durduğu düşünülmektedir.Bu güne kadar bulunamayan bu heykel, bir
kaynağa göre Bizans döneminde İstanbul’a getirilmiş, bu gün Sultanahmet
yakınlarında kalıntılarının bir kısmı görünen Lausos sarayına konmuş. MS
6.YY.da sarayla bir çıkan yangında yanmıştır.
MÖ 330’da demokratik bir hayata kavuşan Knidos sadece
Aphrodit ile anılmaz. Helenistik dönemden Roma dönemine kadar bir çok önemli
kişi yetişmiştir. Dünyanın 7 harikasından biri olan İskenderiye fenerinin
mimarı Sostrados ve MÖ 355 de ölen matematikçi, fizikçi, astronom, filozof
Eudokos en önemlileridir. Eudokos rasathanesinde Kanopus yıldızını gözlemlemiş,
gezegenlerin aynı merkez etrafında hareket eden küreler olduğunu, güneşin
çapının Ayın çapının 9 katı olduğunu, Dünyanınkinin de 3 katı olduğunu
söylemiştir.
5. YY’da Hristiyanlık Knidos’a tamamen yerleşmiş ve
piskoposluk merkezi bile olmuştur. Aziz Paulus seyahatinde İtalya’ya gitmek
üzere Knidos’a kadar gelmiş, fırtınadan kente çıkamamıştır. Knidos çeşitli
konsüllere temsilci göndermiştir. Knidos tarihi piskoposluk listelerinden takip
edilebilmektedir. Yine MS 7-8. YY’larda
arap istilasına uğrayan kentin bu dönemi Arapça kayıtlarda da mevcuttur.
Knidos’da Güneş saatinin devamında Dorik Stoa, Kilise B’de hem klasik haç, hem
totön haçı hem de zeminde arapça yazılara rastlayacaksınız.
Knidos tiyatrosu yeniden onarılmakta. Bu tiyatro taşları
(mermerleri) Dolmabahçe sarayı ve Mısır Hıdivi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın
Kahire’deki sarayında kullanıldığı bilinir.
Sıcakta Knidos'u dolaşıp serinlemek için bir Ege diğer taraftan Akdeniz' girerek serinleyebileceğiniz unutmayınız.
Deveboynu Deniz Feneri
Knidos'u gezdikdek sonra verdiğimiz deniz molasının ardından grubumuzdan beş kişi ayrılarak yaklaşık 3,5 km lik bir yürüyüş yaparak 100 m yükseklikte bir tepedeki Deveboynu Deniz fenerine yüryüş yaptık. Yaklaşık 1 saat 50 dakikalık bir sürede bitiriyorsunuz.
Denizfeneri 1931 yılında yapılmış, 1972'de tüple, 1990 yılında otomatik olmuş. Elektrik ve güneş enerjisi ile çalışıyor. 9 m Yüksekliği olan fenerin denizden yüksekliği 104 m, görünme mesafesi 12 mil.
Knidos Fenerine ulaşmak için, İki limanı birbirine bağlayan dar kara parçasını geçip Knidos Fenerine doğru patika yoldan yürüyorsunuz, yol boyunca fenere kadar giden elektrik kabloları görünüyor, kabloları takip ederseniz yolu şaşırmazsınız.
Yorumlar